Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2015/1044 E. 2015/10426 K. 15.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1044
KARAR NO : 2015/10426
KARAR TARİHİ : 15.09.2015

MAHKEMESİ : BALA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen gün ve saatte temyiz eden …. vekili Avukat … ile aleyhine temyiz istenilen Hazine vekili Avukat Ulviye Gelenlerin yüzlerine karşı duruşmaya başlandı. Tarafların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı … Köyü kadastro çalışma alanında bulunan sınırlarını belirttiği tapulama harici yaklaşık 80 dönüm yüzölçümündeki taşınmazın imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak adına tescili istemiyle dava açmıştır. Yargılama sırasında davalı Hazine vekili taşınmazın Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının davasının reddine, fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 08.01.2014 havale tarihli raporda (A) ve (B) ile gösterilen 22.406,658 ve 2.486,197 metrekare yüzölçümündeki taşınmazların davalı Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, kısa kararında “davanın reddine” dair karar verildiği, gerekçeli kararın gerekçe bölümünde ise “fen bilirkişi raporunda (A) ile gösterilen bölümü yönüyle davanın kabul edilmesi gerekmekte ise de bu hususun gerekçeli kararın yazılması sırasında farkedildiği, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratmamak için yine reddine karar verildiği bu hususun temyiz mercii tarafından değerlendirilmesi gerektiği” belirtilmiştir. Hal böyle olunca hükmün gerekçesi ile hükmün sonucu arasında çelişki yaratıldığı anlaşılmaktadır. Anayasamızın 141. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 ve 298. maddeleri, mahkeme kararlarının “gerekçe” içermesini zorunlu kılmaktadır. Anılan maddeler uyarınca gerekçe, “iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri” içermelidir. Başka bir deyişle gerekçe; hüküm fıkrasında yazılı sonuçlara nasıl varıldığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklanmasıdır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup uyumlu bulunması zorunludur. Gerekçe ile kısa karar arasındaki uyumsuzluk, adalete güven ilkesini zedelediği gibi Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı prensibine, usul ve yasa hükümlerine de aykırılık teşkil eder. Açıklanan nedenlerle temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, Yargıtay duruşması için belirlenen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalı Hazineden alınarak, duruşmada kendisini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine,
peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 15.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.