YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9905
KARAR NO : 2014/15402
KARAR TARİHİ : 17.12.2014
MAHKEMESİ : VİZE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2013
NUMARASI : 2011/98-2013/259
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu … Köyü çalışma alanında bulunan 103 ada 483 parsel sayılı taşınmaz 3.000 metrekare yüzölçümü ile Hazine adına tescil edilmiş; 103 ada 509 parsel sayılı taşınmaz ise 5.600 metrekare yüzölçümü ile A. Ç. adına tespit ve tescil edilmiş, 23.10.2007 tarihinde R.. Ç..’e taksimen ve kayden intikal etmiştir. Davacı Hazine vekili, 103 ada 483 parsel sayılı taşınmaz ile davalıya ait 103 ada 509 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümlerinin ters yazıldığı iddiasına dayanarak düzeltilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile çekişmeli 103 ada 509 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile yüzölçümünün 3.000 m2 olarak aynı ada parsel ile davalı R.. Ç.. adına tapuya tesciline ve 103 ada 509 parsel sayılı taşınmazdan kesilen 2.600 m2’lik kısmın 103 ada 483 parsel sayılı taşınmaza ilave edilerek 5.600 m2 miktarlı olarak davacı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı R.. Ç.. tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı Hazine’ye ait 103 ada 483 parsel sayılı taşınmazın dayanağı tapu kaydındaki miktarın 5.606,00 m2 olduğu, ancak kadastro çalışmaları sırasında 3.000,00 m2 olarak tespit edildiği, kalan 2.600,00 m2’nin ise dayanağı tapu kaydında 3.000,00 m2 olarak görünen davalıya ait 103 ada 509 parsel sayılı taşınmaza yazıldığı ve kadastro tespitinin hatalı oluşturulduğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacı Hazine’nin dava dilekçesi incelendiğinde; davanın mülkiyete ilişkin olmadığı, taşınmazların kadastro sonucu oluşan yüzölçümlerinin tapu kaydına yanlış aktarıldığı ve bu nedenle teknik hatanın düzeltilmesi istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu haliyle dava, 3402 sayılı Yasa’nın 41. maddesinden kaynaklanan düzeltme istemine ilişkindir. Ne var ki; 41. madde nedeniyle dava açabilmek için öncelikle Kadastro Müdürlüğüne başvurulması zorunlu olup idari müracaat prosedürü tamamlanmadan açılan davanın usulden reddine karar vermek gerekirken esasa girilerek hüküm tesisi isabetli değildir. Kabule göre de; 103 ada 509 parsel sayılı taşınmazın kadastro sınırlarına göre yüzölçümünün 3.000,00 m2 olduğu belirlendiği halde 509 parsel sayılı taşınmaz içinden ifrazı gereken bölüm varmış gibi “509 parsel sayılı taşınmazdan kesilen 2.600,00 metrekarelik kısmın” komşu parsele ilavesine şeklinde infazı mümkün olmayacak hüküm tesisi de doğru değildir. Davalı R.. Ç..’in temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 17.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.