Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/979 E. 2014/2034 K. 04.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/979
KARAR NO : 2014/2034
KARAR TARİHİ : 04.03.2014

MAHKEMESİ : ERZİN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/10/2012
NUMARASI : 2011/322-2012/136

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı Belediye vekili; Belediye Meclis Kararları ile yapılan imar planı tadilatları ile yaratılan alanların; yoldan ihdas, satış, tevhit ve ifraza ilişkin Belediye Encümeni kararları ile davalıya satış suretiyle temlik edilerek davalıya rant sağlandığını, yapılan işlemlerin muvazaalı olup, 3194 sayılı Yasa’nın 17. maddesi ile 2942 sayılı Yasa’nın 8 ve 11. maddelerine aykırı olduğunu, yeni bir mülkiyet yapısı oluşturulduğunu ve kamu zararına sebebiyet verildiğini ileri sürerek, davalıya yapılan satış işlemi ile mülkiyeti davalıya geçen … parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının ve yoldan ihdas edilen alanların iptali ile davacı belediye adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın görev (yargı yolu) yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Belediye vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece; “dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak yapılan işlemin idari işlem olduğu ve idari yargı yerinde iptal edilmediği sürece eldeki tapu iptali ve tescil davasının görülmesinin söz konusu olamayacağı” gerekçesiyle “davanın görev (yargı yolu) yönünden reddine” karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. Öte yandan; tapu iptal ve tescil taleplerinin tapu sicillerine yönelik olduğu ve bu isteklerin de Adli yargıyı ilgilendirdiği açıktır. Davacı Belediye vekili dava dilekçesinde; davalıya yapılan satış işlemlerinin 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 17. maddesi ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 8 ve 11. Maddelerine aykırı olarak yapıldığını, yapılan imar plan değişiklikleri ve alınan Encümen kararlarıyla davalıya rant sağlandığını ileri sürerek, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur. Dava dilekçesinde, idari işlemin iptali yönünde talep bulunmamaktadır. O halde, dava dilekçesi içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, davanın yolsuz tescil nedenine dayandığı, sicile yönelik olduğu ve mülkiyet hakkından kaynaklandığı açık olup, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği tartışmasızdır. Bu durumda eldeki tapu iptali ve tescil davasının Adli Yargıda görülmesi ve çözüme kavuşturulması gerekir. Kabule göre de; gerekçenin davanın esastan reddini gerektirmesine rağmen, gerekçeyle uyumsuz şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, “görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkemeye başvurulması halinde dava dosyasının görevli Hatay İdare Mahkemesine gönderilmesi, aksi takdirde mahkemece davanın açılmamış sayılması kararı verileceği” şeklinde hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir. Hal böyle olunca; iddia ve savunma doğrultusunda işin esasının incelenmesi, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacı Belediye vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 04.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.