YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9690
KARAR NO : 2014/14839
KARAR TARİHİ : 09.12.2014
MAHKEMESİ : ELAZIĞ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/03/2014
NUMARASI : 2011/141-2014/177
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı Ö.. Y.. … Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümü hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine ve satın almaya dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişilerinin 29.03.2013 tarihli rapor ve haritasında (A) harfi ile gösterilen 5.641,00 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı Ö.. Y.. adına tesciline, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilerek hüküm verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma karar vermek için yeterli değildir. Dava, TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz, 1955 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tapulama harici bırakılan yerlerdendir. Mahkemece tescili istenen taşınmaz bölümü üzerinde davacı tarafın zilyetliğinin süresi ve sürdürülüş biçimi yönünden yapılan araştırma hüküm vermek için yetersiz olduğu gibi taşınmazın öncesinin imar-ihyaya tabi bir taşınmaz olup olmadığı açıkça belirlenmemiş, imar-ihyaya tabi bir taşınmaz olması halinde ise emek ve masraf sarfı suretiyle imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilip getirilmediği ve bu işlemlerin tamamlanmasından sonra kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçip geçmediği ayrıca denetlenmemiştir. Öte yandan bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafları olduğu halde hava fotoğraflarının incelenmesi yönünden rapor sunan jeolog ve fen bilirkişilerinin bu konuda uzmanlığından söz edilemeyeceği gibi esasen hükme esas alınan raporda taşınmazın niteliğinin ne olduğu, tarla olarak sınırlarının belirli olup olmadığına da yer verilmemiş; davalı Hazine dayanağı olan ve 22.08.2011 tarihinde Kürşat Kırımıgül tarafından düzenlenen ziraat teknik raporunda taşınmazın, etrafındaki uzun yıllardır işlenmemiş hali arazilerden açılma yapılarak yakın zamanda (azami üç yıl) işlenerek tarıma açıldığı kanaati bildirilmesine rağmen mahkemece yapılan keşif sırasında tek bir ziraat bilirkişi bulundurulmuş, keşifte görev yapan ziraat bilirkişi raporunda da davalı dayanağı teknik rapordaki bu belirleme irdelenmemiştir.Ayrıca davalı dayanağı idari tahkikat tutanağında imzası olup, keşifte ise davacı tanığı olarak dinlenilmiş olan H. Ç. idari tahkikat tutanağındaki zilyetliğin son üç yıl içerisinde başladığına dair beyanı ile keşifte alınan beyanı arasında çelişki bulunmasına rağmen usulüne uygun olarak giderilmeye çalışılmamış; çekişmeli taşınmaza komşu ve yakın komşu olan taşınmazların kadastro tutanakları ve varsa dayanakları kayıt ve belgeler getirtilmemiş, taşınmaz yönünü ne şekilde sınır gösterdikleri üzerinde de durulmamıştır. O halde, sağlıklı bir yargıya ulaşmak için öncelikle dava konusu taşınmaza komşu ve yakın komşu olan taşınmazların kadastro tutanak örnekleri ile varsa dayanağı kayıtlar getirtilmeli, Kadastro Müdürlüğü’nden taşınmazın tescil harici bırakılma nedeni ve tarihi sorulup kesin olarak niteliği saptanmalı, dava konusu taşınmazın dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesini gösteren en az 3 ayrı tarihe ilişkin hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığı’ndan tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosyaya konulmalı, bundan sonra 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu ile jeodezi veya fotogrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyetleri aracılığıyla yapılacak keşifte, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılmalı, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları değerlendirilmeli, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya tabi yerlerden olup olmadığının, tabi ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı; tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli; taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmalı, 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu vasıtasıyla önceki bilirkişi raporu ile davalı dayanağı teknik raporu irdeler şekilde taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı, tamamlandığı, hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, kullanım sınırlarının oluşup oluşmadığı hususları ve komşu parseller ile dava konusu taşınmaz arasında nitelik farkı olup olmadığı özellikle belirtilmeli; yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarına; taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, imar-ihya edilip edilmediği, edilmişse imar-ihyanın tamamlandığı tarihin ne olduğu etraflıca sorularak maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasındaki çelişkiler yöntemince giderilmeli; ortaya çıkacak sonuca göre davacı taşınmazı 2010 yılında dava dışı üçüncü kişiden satın aldığını belirttiğine ve bu tarihe göre davacı yönünden müstakil 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı gözetilerek gerek davacı gerekse satış yapan bayisi yönünden 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde belgesiz zilyetlik yolu ile aynı çalışma alanında edinilebilecek taşınmaz miktarları için öngörülen sınırlamalar yönünden ayrıntılı araştırma yapılıp, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 09.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.