Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/9502 E. 2014/7998 K. 09.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9502
KARAR NO : 2014/7998
KARAR TARİHİ : 09.06.2014

MAHKEMESİ : FETHİYE 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/02/2013
NUMARASI : 2012/965-2013/197

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
1988 yılında yapılan tesis kadastrosu sırasında Yayla (Temel) Köyü çalışma alanında bulunan .. ada .. parsel sayılı 15626 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 1975 yılından beri Ö.. B..un kullanımında olduğu şerhi yazılarak 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarılması nedeniyle tarla vasfıyla Hazine adına tespit ve hükmen tescil edilmiştir. Davacı R.. K.., taşınmazı tespit tarihinden sonra 23.10.1990 tarihli satış senedi ile zilyedi Ö.. B..’tan satın aldığı ve taşınmazın fiilen kendi kullanımında bulunduğu iddiasına dayanarak adına zilyetlik şerhi verilmesi istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne ve dava konusu .. ada .. parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesindeki “Mustafa oğlu Ö.. B..un 1975 yılından beri kullanımındadır” şeklinde yazılı olan şerhin terkini ile beyanlar hanesine fen bilirkişisi raporunda (B) harfi ile gösterilen kısmın davacı R.. K..’nin zilyetliğinde (fiili hakimiyetinde) bulunduğunun tespitine ve dava konusu taşınmazın beyanlar hanesine “krokisinde (B) harfi ile gösterilen kısım Recep oğlu R.. K..’nin zilyetliğindedir” şerhinin verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın “fen bilirkişisi raporunda (B) harfi ile gösterilen kısmının davacının zilyetliğinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. 3402 sayılı Yasa’nın, 5831 sayılı Yasa ile eklenen Ek-4/1. maddesi; 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 20.6.1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi ile 23.9.1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05.06.1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2. maddesinin (B) bendine göre Orman Kadastro Komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanun’un 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edileceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda; dava konusu parsel arazi kadastrosu sırasında 2/b ile orman sınırları dışına çıkarılması nedeniyle Ö.. B..un kullanımında olduğu şerhi verilerek Hazine adına tespit edilerek tutanak 04.01.1991 tarihinde kesinleşmiştir. Sonradan 3402 sayılı Yasa’nın Ek-4. maddesi uyarınca eski ve yeni kullanıcı olarak Ö..B..olduğuna dair güncelleme tutanağı düzenlenlenmiştir. Davacı da; dava konusu parsel hakkında tespit tarihinden sonra 23.10.1990 tarihli satış senedi ile şerh sahibi Ö..B..tan satın aldığı iddiasına dayanarak güncelleme listesi uyarınca tapu kaydına verilen şerhe yönelik dava açmıştır. Kullanıcı şerhine yönelik bu nitelikteki davalarda husumetin, tespit maliki Hazine ile birlikte varsa tutanağın beyanlar hanesinde lehine kullanıcı şerhi verilen kişi ya da kişilere yöneltilmesi zorunlu olup; davacı tarafın, Hazineye ve varsa kullanıcılarına karşı ispat yükümlülüğü bulunduğundan bu tür davaların çekişmesiz yargı işi olduğundan söz edilemeyeceği, bu nedenle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kuşkusuzdur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereğince mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup, bu hususun re’sen gözetilmesi gerekir. Hal böyle olunca; Sulh Hukuk Mahkemesince, görevsizlik kararı verilerek talep halinde dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair hüküm kurulması gerekirken, belirtilen husus göz ardı edilerek; işin esasına ilişkin hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 09.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.