Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/9438 E. 2014/10947 K. 30.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9438
KARAR NO : 2014/10947
KARAR TARİHİ : 30.09.2014

MAHKEMESİ : SARIVELİLER ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/01/2014
NUMARASI : 2011/123-2014/4
DAVACILAR : A.. A.. VE MÜŞTEREKLERİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu Ç. Mahallesi çalışma alanında bulunan temyize konu .. ada .. parsel sayılı sırasıyla; 1090.40, 5232.97 ve 23253.02 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle T.. A.. adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar A.. A.. ve müşterekleri, miras yoluyla gelen hakka dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda.. ada .. ve .. ada .. parsel sayılı taşınmazlara ilişkin kısımlarının kısmen kabulü ile söz konusu taşınmazların 960/2880’lik kısmının tapusunun iptali ile Seydişehir Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/600-608 Esas-Karar sayılı kararında belirlenen N. A.’ın mirasçıları adına veraset ilamında belirtilen payları oranında tapuya kayıt ve tesciline, 402 ada 2 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kısmının kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davacılar vekilinin .. ada 2 (eski .. ada .. parsel) parsele yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemece; Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/69 Esas sayılı dava dosyasının taraflar arasında kesin hüküm teşkil ettiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. HMK ‘nın 303. maddesine göre; bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. Somut olayda; davacılar miras hakkına dayanarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuş, çekişmeli taşınmazın dava konusu olduğu 2008/69 Esas sayılı dava dosyasında ise davacı T.. A.., davalı Hazine aleyhine dava açarak; yol olarak tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümünün de çekişmeli .. ada .. parsel (yeni .. ada..parsel) sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı iddiasında bulunmuştur. Sözü edilen dosyada yapılan yargılama sonucunda; Mahkemece .. ada .. sayılı parselin tapusunun iptaline ve kadastro çalışmaları sonucunda yol olarak tespit dışı bırakılan ve fen bilirkişisi raporunda kırmızı renge boyalı olarak ve (A) harfi ile gösterilen 610.68 metrekarelik kısmın bu parsele ilave edilmesiyle, diğer tüm özellikleri aynı kalmak üzere .. ada .. sayılı parselin 23863,70 m2 yüzölçümlü davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Hal böyle olunca; Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/69 Esas sayılı dava dosyasının taraflar arasında kesin hüküm teşkil ettiğinden söz edilemez. Mahkemece; işin esasına girilerek inceleme yapılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, hükmün BOZULMASINA,
2- Davalının.. ada ..(eski.. ada .. parsel) parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemece; çekişmeli taşınmazın tarafların murisi Osman’dan kaldığı kabul edilmek sureti ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak; çekişmeli taşınmaz üzerinde bulunan evin T.. A..’a ait olduğu kadastro tespit tutanağının edinme sebebi kısmında gösterildiği ve keşif sırasında beyanına başvurulan tanık ve bilirkişilerce belirtildiği halde 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 19/2 fıkrasına aykırı olacak şekilde çekişmeli taşınmazın üzerinde bulunan ev ve sair muhdesat hakkında karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan hükmün BOZULMASINA,
3- Davalının .. ada .parsel (eski…. ada .. parsel) sayılı taşınmaza ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemece; çekişmeli taşınmazın tarafların murisi Osman’dan kaldığı kabul edilmek sureti ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak; davalı T.. A.. 09.12.2011 havale tarihli cevap dilekçesi ile çekişmeli taşınmazın bir bölümünü satın aldığını beyan etmiş ve dosyaya satış senedi sunmuş olmasına rağmen, bu senet keşif esnasında uygulanmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca doğru sonuca varılabilmesi için; mahallinde 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıklarının katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında davalının dayanağı olan tarla satış senedi yerel bilirkişi ve tanıklara okunarak taşınmaza ait olup olmadığı tereddütsüz biçimde belirlenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 30.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.