YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9385
KARAR NO : 2014/10379
KARAR TARİHİ : 23.09.2014
MAHKEMESİ : ANDIRIN SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/11/2013
NUMARASI : 2010/228-2013/266
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “mahkemece oluşturulan keşif kararında davalı tanıklarına keşif gün ve saatinin bildirilerek keşfe çağrılmalarına ilişkin husus yer almadığı açıklanarak, Mahkemece, usule uygun keşif kararı verilerek belirlenecek yerel bilirkişi ve liste halinde bildirilen taraf tanıklarının HUMK’nın 258. maddesi gereğince keşif mahalline çağrılmaları, uyuşmazlık konusu taşınmazın öncesi itibariyle kime ait bulunduğu, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, zilyetliğin kim tarafından sürdürüldüğü hususlarının iddia ve savunma çerçevesinde sorulup belirlenmesi, beyanlar arasında çelişki olduğu takdirde aykırılığın HUMK’nın 265. maddesi uyarınca giderilmesine çalışılması, davalı tarafından ibraz edilen 17.09.1957 tarihli tapu kaydının ilk tesisinden itibaren son durumunu gösterir tüm tedavüllerinin getirtilmesi, davalı ile irtibatı üzerinde durulması ve başka bir parsele revizyon görmediğinin tespiti halinde keşifte uygulanarak dava konusu taşınmazın kayıt kapsamında olup olmadığının tespiti, bundan ayrı davacıya ait 28.10.1991 ve 14.10.1999 tarihli senetlerin de teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla keşifte uygulanması” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı O.. H.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Kadastro sonucu taraflar adına tarla niteliği ile tapu kaydı oluşmuş olup buna karşı Hazine ya da Orman İdaresi tarafından açılmış bir dava bulunmamaktadır. Dava, tapu kaydında paydaş olan taraflar arasında olup, davanın bu çerçevede görülmesi gerekir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık muris Ahmet’ten intikal eden taşınmazdaki dava dışı D. D. payının davacı Osman’a satışından önce davalı Hüseyin tarafından satın alınıp alınmadığı noktasında toplanmaktadır. Bozma ilamından önce ve sonra yapılan keşiflerde bir kısım davacı tanıkları ile yerel bilirkişiler davacının iddia ettiği şekilde Durdiye’nin payını davacıya sattığını bilmediklerini, bir kısmı ise satışın yapıldığı bildiklerini beyan etmişler, mahkemece beyanlar arasındaki çelişki giderilmemiş, davacı dayanağı senetler bozma ilamında değinildiği halde yapılan keşifte taşınmaza uygulanarak kapsamları belirlenmemiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsizdir. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşabilmek için mahallinde 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları ve senet tanıklarının katılımı ile yeniden keşif yapılmalı, dosya kapsamında mevcut satış senetleri yöntemince zemine uygulanmalı, sınırları belirlenmeli, çekişmeli taşınmazları kapsayıp kapsamadığı denetlemeye elverişli kroki ve raporlar ile tespit edilmeli, taşınmaz üzerinde kim tarafından asli zilyet olarak mı yoksa feri zilyet olarak mı zilyetlik sürdürdüğü hususlarında tek tek ve olaylara dayalı olarak yerel bilirkişi kurulu, senet tanıkları ve taraf tanıklarından sorulup saptanmaya çalışılmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalı, senetlerde imzası bulunan tanıklardan, senetlerin nerede ve ne amaçla düzenlendiği, zilyetliğin senet alıcısına devredilip devredilmediği hususlarında bilgi alınmalı, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece uyuşmazlık konusunun dışına çıkılarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 23.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.