Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/9377 E. 2014/10374 K. 23.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9377
KARAR NO : 2014/10374
KARAR TARİHİ : 23.09.2014

MAHKEMESİ : KEMAH ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2013
NUMARASI : 2012/91-2013/58

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki Belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı M.. Ö.., T. Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında yol olarak tespit harici bırakılan taşınmaz bölümü hakkında irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 13.06.2013 havale tarihli kadastro bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 29,635 m2 taşınmazın tapu kaydının iptali ile bu kısmın taşınmazdan ifrazı ile aynı adada son parsel numarası verilmek suretiyle davacı M.. Ö.. adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinme koşularının kendi lehine oluştuğu iddiası ile dava açmıştır. Mahkemece, dava konusu taşınmazın, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinme koşullarını sağlayacak süre boyunca davacı tarafından ahır olarak kullanıldığı gerekçesi ile yazılı karar verilmiştir. Mahallinde yapılan keşifte yerel bilirkişi ve tanıklar çekişmeli taşınmazı davacının miras bırakanlarının ahır olarak kullandıklarını beyan etmişlerse de, taşınmazın davacıya nasıl intikal ettiği konusundaki bilgileri sorulmamış, bu husus davacıya da açıklattırılmamıştır. Hal böyle olunca; mahkemece, davacı tarafa dayandığı zilyetlik olgusunun miras bırakandan intikalen gelen eklemeli zilyetlik olup olmadığı, miras bırakandan gelen zilyetliğine dayanıyorsa kendi adına tescil istemi ile dava açıldığı dikkate alınarak ne sebeple kendi adına tescil istendiği açıklattırılmalıdır. Davacı tarafından, miras bırakanın ölümden sonra taksim yapıldığı iddiası da ileri sürülmediğine göre murisin terekesinin TMK’nın 701 ve 702. maddeleri gereğince elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, TMK’nın 702. maddesi gereğince dava gibi tasarrufi işlemlerde oybirliği aranacağı bu sebeple kural olarak terekeye dahil taşınmazlarda üçüncü kişilere karşı tüm mirasçıların birlikte dava açmaları gerektiği göz önüne alınarak davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı üzerinde durulmalıdır. Diğer yandan kadastroca tescil harici bırakılan yerler için açılan tescil davalarında TMK’nın 713/3. maddesi uyarınca Hazine ve ilgili kamu tüzel kişileri yasal hasımdır. Somut olayda; dava konusu yerin Tan Köyünde bulunması nedeniyle Hazine yanında, Köy Tüzel Kişiliğine de husumet yöneltilmesi gerekir. Bir başka ifade ile davada taraf teşkili sağlanmamıştır. Taraf teşkili dava şartlarından olup, bu şart sağlanmadan davanın esasına girilemez. Mahkemece, dava konusu taşınmazın bulunduğu Köy Tüzel Kişiliğine husumet yaygınlaştırılıp dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan ve davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğunun tespit edilmesinden sonra işin esasına girilerek araştırma ve inceleme yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 23.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.