YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9339
KARAR NO : 2014/15854
KARAR TARİHİ : 23.12.2014
MAHKEMESİ : KULU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/12/2013
NUMARASI : 2012/74-2013/637
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı, …. Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında yol olarak tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın derdestlik nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmaza ilişkin daha önce davacı tarafından açılan Kulu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/403 Esas, 2011/148 Karar sayılı dava dosyasında 04.05.2011 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, kararın tebliğe verilip kesinleşmediğinden derdest olduğu gerekçesiyle HMK’nın 114/1-ı. maddesi uyarınca aynı dava konusu hakkında daha önceden açılmış ve görülmekte olan bir dava bulunduğundan HMK 115/2. maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına ve yasal düzenlemelere uygun bulunmamaktadır. Davanın açılmamış sayılması kararları temyizi kabil nitelikte kararlardandır. Ancak derdestlik yönünden, kararın temyiz edilmeyerek veya temyiz aşamasından geçerek kesinleşmesini aramaya gerek olmayıp davanın taraflarca takip edilmemesi sebebiyle dosyanın işlemden kaldırılması tarihinden itibaren 3 ay içinde dava yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına ilişkin oluşan tüm yasal hüküm ve sonuçlar başkaca bir işleme bağlı olmadan doğrudan doğruya yürürlük kazanır. Derdestlik durumunun dosyanın işlemden kaldırılması tarihinden itibaren 3 aylık süre ile sınırlı olduğu, bu sürenin hak düşürücü süre niteliğinde olduğu, davanın açılmamış sayılmasını gerektiren şartların doğumu ile davanın kendiliğinden derdest olmaktan çıkacağı kuşkusuz olup, HGK’nın 18.9.1996 tarih ve 1996/19-461 Esas-1996/607 Karar sayılı ilamı da aynı doğrultudadır. Buna göre; somut olayda da davacı tarafından daha önce açılan davanın derdestliği, dosyanın işlemden kaldırılması tarihinden itibaren 3 aylık süre ile sınırlı olup ayrıca kararın kesinleşmesini aramaya gerek yoktur. Hal böyle olunca, mahkemece davacının davasının esasına girilip iddia ve savunma doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek davanın derdestlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA,peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 23.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.