YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9271
KARAR NO : 2014/15334
KARAR TARİHİ : 16.12.2014
MAHKEMESİ : İZMİR KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2013
NUMARASI : 2013/102-2013/152
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında Cumhuriyet ….Köyü çalışma alanında bulunan 2730 ada 1, 2 ve 3 parsel sayılı 1.299.69 , 1.161.70 ve 3.302.20 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldıkları ve sırasıyla C.. D.., A.. S.., D. M. fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak tarla vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacılar N.. M.. ve müşterekleri, taşınmazın müşterek muristen intikal ettiği ve taksim edildiği iddiasına dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda 2730 ada, 1, 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazların beyanlar hanesinde “6831 sayılı Kanun’un 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldıkları ve sırasıyla 1 parsel sayılı taşınmazın kullanıcısının C.. D.., 2 parsel sayılı taşınmazın kullanıcısının ve üzerindeki kargir bina ile kargir ahırın sahibinin, A.. S.., 3 parsel sayılı taşınmazın kullanıcısının ölü D. M.olduğu belirtmesi yapılarak tarla vasfıyla Hazine adına tespit ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili ve dava dışı D. M. mirasçıları İ.A. ve müşterekleri tarafından temyiz edilmiştir.
1- 2730 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; 5831 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Yasa’ya eklenen Ek 4. maddesi gereğince, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerle ilgili kadastro tespiti sırasında, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle Hazine adına tescil edileceği düzenlenmiş olup, anılan bu düzenleme karşısında bu tür davalarda tespit tarihi itibari ile fiili kullanım durumunun ne şekilde olduğunun yöntemince araştırılması gerekir. Somut olayda, Mahkemece dava konusu taşınmazda fiili kullanımın ne şekilde sürdürüldüğü yöntemince araştırılmamış, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları arasındaki çelişkiler giderilmemiştir. Hal böyle olunca; sağlıklı sonuca varılabilmesi için mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları ve fen bilirkişisi huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında; yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın fiili kullanımına ilişkin maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı ve bu şekilde dava konusu taşınmaz bölümleri üzerinde davacılar tarafından sürdürülen fiili zilyetliğin bulunup bulunmadığı, var ise kimin hangi taşınmaz bölümünü hangi tarihten itibaren ve ne şekilde kullandığı tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli, dosya arasında bulunan 22.05.2012 tarihli muvaffakatname dikkate alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA,
2- 2730 ada 3 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince; dava, 3402 sayılı Yasa’ya 5831 sayılı Yasa’nın 8. maddesi ile eklenen Ek-4. maddesine göre yapılan kullanım kadastrosuna itiraza ilişkindir. Hal böyle olunca, husumetin tespit maliki olan Hazineye ve beyanlar hanesinde ismi yazılı kişilere yöneltilmesi zorunludur. Somut olayda ise, çekişmeli taşınmazın ölü D. D. tarafından kullanıldığı beyanlar hanesinde belirtilmesine rağmen, adı geçenin tüm mirasçıları davada yer almamış, taraf teşkili tamamlanmamıştır. Taraf teşkili dava şartı olup, bu şart sağlanmadan davanın esasına girilemez. O halde mahkemece davacıya davasını tüm D. D. mirasçılarına yaygınlaştırma olanağı tanınmalı, mirasçılara dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmeli, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilmesi gerekir. Diğer taraftan; çekişme konusu taşınmazın fiili kullanım durumuna ilişkin beyanlar da yeterli değildir. O halde doğru sonuca ulaşabilmek için, taraf teşkili sağlandıktan sonra; taraflara delillerini bildirmeleri için kesin mehil verilmeli, bundan sonra tarafların bildirdikleri deliller toplanarak taşınmaz başında keşif yapılıp, mahalli bilirkişiler, taraf tanıkları ve tespit bilirkişilerinin beyanlarına başvurulmak suretiyle taşınmazın tespit tarihi itibari ile fiili zilyetlik durumu belirlenmeli ve tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde harç yatıran temyiz edenlere iadesine, 16.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.