YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9027
KARAR NO : 2014/12696
KARAR TARİHİ : 10.11.2014
MAHKEMESİ : AKYAZI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2013
NUMARASI : 2012/591-2013/640
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı A..O..K.. kadastro çalışma alanında bulunan adına tapuda kayıtlı 147 ada 10 parsel sayılı taşınmazın eksik yazıldığını öne sürerek bu eksikliğin belirlenmesi ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Taşınmaz başında yapılan keşif sonucunda davacının talebinin, tescil harici bırakılan bir bölüm yere ve kullanım kadastrosu sırasında 161 ada 10 parsel sayısı verilerek 775.06 metrekare yüzölçümü ile ve beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı şerhi verilerek çalılık niteliği ile davalı Hazine adına tespit edilen taşınmazın bir bölümüne yönelik olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne; fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 25.06.2013 tarihli rapor ve haritada (A) harfi ile gösterilen 460,57 metrekare yüzölçümündeki tescil harici taşınmazın, davacıya ait aynı yerde bulunan 147 ada 10 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle davacı adına tesciline, 161 ada 10 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki tescil talebinin reddine, bununla birlikte taşınmazın davacının zilyetliğinde olduğunun tespiti ile bu hususun tapu kaydının beyanlar hanesine şerh düşülmesine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 25.06.2013 tarihli rapor ve haritada kadastro sonucunda tescil harici bırakılan (A) ile gösterilen taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına ve yasal düzenlemelere uygun düşmemektedir. (A) bölümü hakkındaki dava, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle açılan TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir. TMK’nın 713. maddesinin 2. ve 3. fıkralarında tescil davasının, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılacağı, davanın konusunun, mahkemece gazeteyle bir defa ve ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilan olunacağı düzenlenmiştir. Diğer bir anlatımla tescil davasının Hazine ve taşınmazın bulunduğu Köy yada Belediye Tüzel Kişiliği hasım gösterilmek suretiyle açılması gerekir. Ne var ki; davacı tarafından davalı olarak
yalnızca Hazinenin gösterildiği, yasal hasım konumunda olan taşınmazın bulunduğu Akyazı Belediyesi Tüzel Kişiliğinin davaya dahil edilmediği anlaşılmaktadır. Ancak karar tarihinden sonra 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun gereğince çekişmeli taşınmazın bulunduğu Sakarya Büyükşehir Belediyesinin sınırları il mülki sınırları olarak belirlenmiş, Büyükşehir Belediyesi olan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. O halde; mahkemece öncelikle yasal hasım niteliğinde bulunan Akyazı Belediyesi ile Sakarya Büyükşehir Belediyesini davaya dahil etmesi için davacı tarafa süre verilmelidir. Hal böyle olunca; taraf koşulunun sağlanmadan davanın esası hakkında karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de taşınmazın kadastro paftasında dere yatağı olarak gösterilmesine rağmen yapılan keşifte refakate jeolog bilirkişisinin alınmaması dahi isabetsizdir.
Öte yandan, mahkemece çekişmeli kullanım kadastrosu sonucunda Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan 161 ada 10 parsel sayılı taşınmazın davacının kullanımında olduğunun tespiti ile bu hususun tapu kaydının beyanlar hanesine şerh düşülmesine karar verilmiştir. Ancak, yapılan keşif sonucunda fen bilirkişisi Ü.. G… tarafından düzenlenen rapor ve harita ile zirai bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, (B) harfiyle gösterilen 333,49 metrekare yüzölçümündeki bölümün davacının kullanımında bulunan yer olduğu, (C) ile gösterilen 441,57 metrekare yüzölçümündeki bölümün ise davacıyla bir ilgisinin bulunmadığı bildirilmiş; davacı da raporlara karşı bir itirazda bulunmamıştır. Hal böyle olunca, 161 ada 10 parsel sayılı taşınmazın yalnızca (B) bölümü üzerinde davacının zilyet olduğunun tespitine ve beyanlar hanesine şerh verilmesine dair hüküm kurulması gerekirken taşınmazın tamamının davacının kullanımında olduğu yönünde hüküm kurulması da isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 10.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.