YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8952
KARAR NO : 2014/11968
KARAR TARİHİ : 30.10.2014
MAHKEMESİ : AKSEKİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/10/2013
NUMARASI : 2011/240-2013/148
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda …..Köyü çalışma alanında bulunan 116 ada 18 parsel sayılı 463,52 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, paylaşma, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve satın alma nedeni ile davalı S.. K.. adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar, miras yoluyla gelen hakka ve satın almaya dayanarak taşınmazın miras payları oranında adlarına tescili istemi ile dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, taşınmazın temyize konu olan ve fen bilirkişi rapor ve haritasında (B) harfi ile gösterilen bölümünün 1/9’ar pay oranı ile davacılar adına, kalan 7/9 payı ile (A) harfi ile gösterilen bölümün davalı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, dava konusu taşınmazın kök muris H.. K..’tan intikal ettiğini, Hüseyin mirasçısı olan babalarının ölümü ile kardeşlerinin paylarını da devraldıklarını ileri sürerek kök muris H..K..’tan babalarına düşecek miras payının adlarına tescilini istemişlerdir. Taşınmazın kayıt maliki davalı S.. K.. kök muris H..K..’ın mirasçısı F.. K..’ın oğlu olup, F.. K.’ın halen sağ olması nedeni ile mirasçı sıfatı bulunmamaktadır. Başka bir ifade ile muris “Hüseyin” terekesine göre 3. kişi konumundadır. Kural olarak; TMK’nın 640/2 ve 702/2. maddelerine göre; miras bırakanın terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabiidir. TMK’nın 701 ve 702. maddelerine göre bu mülkiyet şeklinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp, terekeye elbirliği ile sahip olurlar her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. Ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Dava da bir tasarrufi işlem olduğundan tüm mirasçıların üçüncü kişi durumunda bulunan davalılara karşı birlikte dava açmaları zorunludur. Somut olayda davacılar Hüseyin terekesinin elbirliği şeklinde olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın payları oranında adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Bu haliyle davacıların tek başına 3. kişi durumunda olan davalıya karşı dava açma sıfatı ve yetkisi bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; davanın, dava koşulu yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davalının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 30.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.