YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8832
KARAR NO : 2014/9781
KARAR TARİHİ : 17.07.2014
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı; 3455 ada 27 parsel sayılı taşınmazda 400.8 metrekareye isabet eden pay maliki iken, imar uygulaması sırasında hesap hatası yapıldığını ve bilahare itirazı üzerine ancak 64 metrekareye isabet edecek şekilde 21861 ada 2 sayılı imar parselinde paydaş kılındığını, kalan miktarı alamadığını ileri sürerek, 400.8 metrekare üzerinden hesaplanacak imarlı arsa payının 64 metrekare dışındaki kısmının adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kabulü ile 3455 ada 27 parsel sayılı taşınmazda davalı adına olan 253/1158 paydan 198.95/1158 payına ilişkin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, yolsuz tescil nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının, dava dışı kişilerle birlikte kayden paydaş bulunduğu 3455 ada 27 parsel sayılı taşınmazda davalı … tarafından imar uygulaması yapıldığı ve oluşturulan imar parsellerinden 21861 ada 2 sayılı imar parselinde davacının paydaş kılındığı, 3455 ada 27 sayılı parselde dava dışı kişiler arasında yapılan satış işlemlerine konu payların tapu siciline hatalı yazılması nedeniyle yolsuz tescillerin söz konusu olduğu, davacının kadastral parseldeki pay oranının şuyulandırma cetvelinde hatalı olarak belirtildiği ve bu cetvelde belirtilen biçimde imar parselinde tescil yapıldığı, farklı bir ifadeyle, tescilin şuyulandırma cetveline aykırı olmadığı, davacının anılan şuyulandırma işleminin idari yargı yerinde iptali yönünde dava açmadığı, dava konusu 21861 ada 2 sayılı imar parselindeki Belediye payının da 3455 ada 27 sayılı kadastral parselle ve bu parseldeki davacı payıyla ilgisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, bilindiği üzere; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar uygulamasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK’nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Bu durumda; dayanaksız kalan (İlletten mücerret) kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği
kuşkusuzdur. Öte yandan, sicil dayanağı idari işlem hukuki geçerliliğini koruduğu sürece, sicil kaydının dayanaksız olduğundan söz edilemeyeceği ve bu nedenle de tapu iptal ve tescil davasının dinlenemeyeceği tartışmasızdır. Somut olayda da, dava konusu imar parselinin sicil kaydının dayanağı olan idari işlem idari yargı yerinde iptal edilmemiştir. Başka bir ifadeyle, imar düzenlemesi ayaktadır, hukuki geçerliliğini korumaktadır. O halde, davacının tapu iptal ve tescil davasının dinlenme olanağı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalı … vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,
17.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.