YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8441
KARAR NO : 2014/12024
KARAR TARİHİ : 30.10.2014
MAHKEMESİ : GÖLBAŞI(ADIYAMAN) KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/06/2013
NUMARASI : 2000/8-2013/2
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında ….. Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46 ve 61 parsel, 105 ada 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19 parsel ve 107 ada 1, 2, 3, 4, 5 parsel sayılı taşınmazlar, birden fazla tapu ve vergi kaydının kapsamında kaldığından söz edilerek malik haneleri açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiş; kadastro tutanak ve ekleri 3402 sayılı Yasa’nın 10/d maddesi uyarınca Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; çekişmeli taşınmazların ayrı ayrı davalılar adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Y.. Y.. ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca; Kadastro komisyonu kendisine intikal eden işlerle itirazlı tutanakları, intikal tarihinden itibaren en geç bir ay içinde veya gerekçe gösterilmek suretiyle kadastro ekibinin çalışma alanındaki faaliyetleri sona erinceye kadar incelemek zorundadır. Aynı kuvvet ve mahiyetteki belgelerin uygulanmasında sonuca varılamayan veya çözümü kanunlarla mahkemelerin takdirine bırakılan konular, kadastro komisyonu tarafından gerekçe gösterilmek suretiyle tutanak ve ekleri ile birlikte Kadastro Mahkemesine devredilir. Aynı Yasa’nın 30/2. maddesi uyarınca, kadastro mahkemesi, malik hanesi açık bırakılan bu taşınmazlar hakkında re’sen araştırma ilkeleri çerçevesinde yargılama yaparak gerçek hak sahibini bulmak ve bu doğrultuda karar vermek zorundadır. Somut olayda; çekişmeli taşınmazların tutanak ve ekleri, birden fazla tapu ve vergi kaydının kapsamında bulunduklarından söz edilerek komisyon tarafından kadastro mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece, davacı yanca çekişmeli taşınmazların 1955 ve 1977 tarihli tapu kayıtları kapsamında kaldığı bildirilmiş ise de, bu kayıtlara dayanarak davacıların, davalıların bayiileri olan Bozdağ’lar aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1979/328 Esas, 1987/208 Karar sayılı dosyasında men’i müdahale davası açtıkları, yargılama sırasında davacı Y.. Y..’ın feragati nedeniyle bu davacı yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, Hatice Sarp mirasçıları olan diğer davacılar yönünden ise davanın Açılmamış sayılmasına karar verildiği, ayrıca bu dosyada davacı vekilinin 22.08.1988 tarihli dilekçesi ile taşınmazların davalılara satıldığının bildirildiği, davacı yanın zilyetliğini doğrulayan bir beyanın bulunmadığı, buna karşın çekişmeli taşınmazlar üzerinde davalı taraf lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; bu değerlendirme dosya kapsamına ve yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir. Mahkemece iki ayrı keşif yapılmış, ancak komisyon kararında çekişmeli taşınmazların kapsamında kaldığı bildirilen tapu ve vergi kayıtları usulünce uygulanarak bu kayıtlara kapsam tayin edilmemiş, kayıtların kapsamını gösterir denetime elverişli fen bilirkişi raporları alınmamış, davacı yan ile davalıların bayi Bozdağ soy isimli kişiler arasında Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1979/328 Esas, 1987/208 Karar sayılı dosyasında görülen ve hükme esas kabul edilen müdahalenin men’i dosyasında dava edilen taşınmazların kapsamı belirlenerek temyize konu taşınmazlarla aynı taşınmazlar olup olmadığı saptanmamıştır. Eksik inceleme ile karar verilemez. Yukarıda da açıklandığı şekilde çekişmeli taşınmazların tespiti 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca yapıldığına göre, 3402 sayılı Yasa’nın 30/2. maddesi gereğince re’sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu ve gerçek hak sahibinin mahkemece belirlenmesi zorunluluğu göz önüne alınmalıdır. Hal böyle olunca doğru sonuca ulaşılabilmesi için; öncelikle çekişmeli taşınmazlara ilişkin komisyon kararlarında bahsi geçen tüm tapu ve vergi kayıtları revizyon görüp görmedikleri de sorularak tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile dosyaya getirtilerek dosya ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde, davada yararı bulunmayan, elverdiğince yaşlı kişiler arasından seçilecek yerel bilirkişi kurulu ile uzman fen bilirkişi hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte, önce bahsi geçen tapu ve vergi kayıtları ve mahkemece hükme esas kabul Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1979/328 Esas, 1987/208 Karar sayılı dosyasında davacı yanca dayanılan tapu kayıtları köy, mevkii ve tüm sınırları yerel bilirkişi ve taraf tanıklarına tek tek okunmak suretiyle mahalline uygulanmaya çalışılmalı, gösterilen sınırlar uzman fen bilirkişisine işaret ettirilmeli, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellerin tutanak örnekleri ve dayanaklarını oluşturan kayıtlarla denetlenmelidir. Bilinemeyen sınırlar yönünden taraflara tanıkla kanıtlama olanağı tanınmalıdır. Yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından çekişmeli her bir taşınmazın öncesinde kime ait olduğu, kim tarafından hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, zilyetliğin kimden kime ne sebeplerle geçtiği gibi çekişmeli taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini belirlemek yönünden gerekli hususlar da sorulup saptanmalıdır. Yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalıdır. Keşfe katılacak uzman fen bilirkişisinden yapılacak keşif ve uygulamaları izleyip denetlemeye olanak verir, yerel bilirkişi ve tanıklarca gösterilen dayanak kayıtlarda ve komşu taşınmazların dayanaklarını oluşturan kayıtlarda gösterilen sınırlar işaretlenmiş dayanak kayıtlarının miktarı ve sınırları itibariyle kapsamlarını gösteren ayrıntılı rapor alınmalıdır. Tapu ve vergi kayıtlarına usulünce kapsam tayin edildikten sonra tapu kayıtlarının hukuki kıymetini yitirip yitirmediği, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1979/328 Esas, 1987/208 Karar sayılı dosyasında dava edilen taşınmazlar ile dava konusu taşınmazların aynı olup olmadığı, bu kapsamda anılan dosyada davacı Y.. Y..’ın feragat beyanının dava konusu taşınmazlar için geçerli olup olmadığı ve taraflar yönünden kesin hüküm niteliğinde bulunup bulunmadığı tartışılmalı, bu belirlemeler yapıldıktan sonra ise tapu kayıtları kapsamı dışında kalan veya tapu kayıtları kapsamında kalsa bile tapu kayıtlarının hukuki kıymetini yitirdiği saptanan taşınmazlar bakımından 3402 sayılı Yasa’nın 30. maddesi uyarınca gerçek hak sahibinin belirlenmesi gerektiği düşünülerek kim veya kimler yararına zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu gibi hususlar tartışılıp, toplanan ve toplanacak olan tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece açıklanan hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı Y.. Y.. ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan, kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenelere iadesine, 30.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.