Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/8016 E. 2014/9138 K. 26.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8016
KARAR NO : 2014/9138
KARAR TARİHİ : 26.06.2014

MAHKEMESİ : ALUCRA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/09/2012
NUMARASI : 2008/62-2012/166

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “Mahkemece, her ne kadar temyize konu taşınmazlarla ilgili olarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli bulunmadığı, davacının, ancak kendi payı yönünden iptal ve tescil isteminde bulunabileceği, mahkemece, taşınmazın tüm mirasçılar adına tesciline karar verilmesinin doğru olmadığı, ayrıca dava konusu taşınmazların aidiyeti yönünden yapılan incelemenin de yetersiz olduğu, yapılan keşiflerde her ne kadar taşınmazların ortak miras bırakanı G.Y.’a ait olduğu söylenmiş ve geçerli bir taksim bulunduğu hususu da ispatlanamamış ise de, davalıların savunmalarında dayandıkları satış sözleşmesi ile tapu kayıtlarının yapılan keşiflerde uygulanmadığı, bu konuda delillerin gereği gibi toplanıp değerlendirilmediği, eksik inceleme ile hüküm kurulamayacağı, bu nedenle iddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin toplanıp birlikte değerlendirilmesi, davalıların dayanağı satış sözleşmesinin ve tapu kayıtlarının taşınmazlara uygulanması, uyduğunun belirlenmesi halinde bu yerlere ilişkin davanın reddine karar verilmesi, davalıların savunmalarında dayandıkları hususlar kanıtlanamadığı takdirde davacıların paylarına ilişkin olarak iptal ve tescile hükmedilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davacının kesin süre içerisinde gider avansını mahkeme veznesine depo etmediğinden davanın, dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı H.. Y.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış; mahkemece de davacı tarafın, 08.06.2012 tarihli celsede gider avansını yatırması için kendisine tanınan 2 haftalık kesin süre zarfında gider avansını yatırmadığı gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. 1086 sayılı HUMK’nın yürürlükten kaldıran 6100 sayılı HMK 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 448. maddesine göre, kanun hükümleri tamamlanmış işleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır. Aynı Yasa’nın 120. maddesine göre ise davacı, yargılama harçları ile Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.12.2012 tarih ve 2012/9-1170 Esas, 2012/1172 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi, gerek 6100 sayılı HMK’nın 120.
maddesi, gerekse HMK’nın Uygulama Yönetmeliğinin 45. maddesindeki düzenlemelere göre tarifede sayılan gider avanslarının dava dilekçesi ile davanın açılması sırasında mahkeme veznesine yatırılması gereken giderlerindendir. Hal böyle olunca, somut davada dilekçeler aşamasının tamamlanmış bulunması ve HMK’nın 448. maddesinin açık hükmü karşısında, dava dilekçesinde tanık ve bilirkişi deliline dayanmış olan davacı yönünden HMK’nın 120. maddesinin uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle, 01.10.2011 tarihinden önceki dönemde açılan bu dava için yapılacak masraflar nedeniyle istenilecek giderlerin delil avansı olarak kabul edilip, HMK’nın 324. maddesi uygulanmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 26.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.