YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7931
KARAR NO : 2014/6537
KARAR TARİHİ : 21.05.2014
MAHKEMESİ : ÇAMARDI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2014
NUMARASI : 2013/143-2014/19
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “çekişmeli 137 ada 25 parsel sayılı taşınmaz yönünden; hükmün gerekçesiyle sonuç kısmı arasında çelişki oluşturularak, hukuki dinlenilme hakkının ihlalinin isabetsizliğine; çekişmeli 137 ada 26 parsel sayılı taşınmaz yönünden, Mahkemece yerel bilirkişi ve taraf tanıkları beyanları arasındaki çelişki giderilmeden ve taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, çekişmeli taşınmazın taraflar arasında miras ilişkisi nedeniyle taksime konu olup olmadığı belirlenmeden hüküm kurulmasının isabetsizliğine” değinilmiştir. Yargılama sırasında kamulaştırma sebebiyle çekişmeli 137 ada 26 parsel sayılı taşınmaz ifraz edilerek aynı ada 53 ve 54 parsel sayılı taşınmazlar oluşturulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; çekişmeli 137 ada 53 parsel sayılı taşınmazın uzman bilirkişisi M.. B..’in krokili raporunda 137 ada 53 parseli içerisinde kalan sarı renkle gösterilen ve Karayollarınca kamulaştırılıp karayolları adına tescil edilen 363,17 metrekarelik kısmın mülkiyetinin 1/2 payının davacı R.. K..’a, 1/2 payının davacı H.. A..’a ait olduğunun tespitine, dava konusu olmadığı anlaşılan 137 ada 25 parsel numaralı taşınmaz hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiş; hüküm, davacılar R.. K.. ve H.. A.. ile davalı M.. A.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, 137 ada 25 parsel sayılı taşınmazın davaya konu bölüm dışında kaldığından bu parsel hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 137 ada 26 parsel sayılı taşınmaz içerisinde talep edilen ve kamulaştırma sonucu 137 ada 53 parsel numarasını alan taşınmazın davacılara ait olduğu ancak Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırıldığı için tapu iptal ve tescil kararı verilemeyeceği bu sebeple tespit hükmü kurulduğu gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Dava konusu taşınmazların öncesinin tarafların ortak miras bırakanından kaldığı taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık taşınmazlar içindeki talebe konu bölümün tespit tarihine kadar kimin zilyetliğinde olduğu, davacı tarafın paylaşmaya dayalı olarak taşınmazlar içinde zilyet oldukları yer bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Ne var ki bu husus mahkemece aydınlatılmadığı gibi dava dilekçesi ile 137 ada 25 sayılı parsel dava konusu olarak gösterilmiş ve parsel malikine husumet yöneltilmiş olup, keşif sırasında taşınmazın talebe konu olmadığı anlaşıldığına göre mahkemece bu parsel yönünden davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması da doğru olmamıştır. Diğer yandan dava konusu 137 ada 26 parsel sayılı taşınmazın Karayolları Genel Müdürlüğünce yapılan kamulaştırma işlemi sonrası 53 ve 54 sayılı parsellere ayrıldığı, 53 parsel sayılı taşınmazın Karayolları adına yol olarak terkin edildiği, 54 sayılı parselin ise davalı M.. A.. adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Ancak mahkemece, 137 ada 53 parsel sayılı taşınmaz hakkında Karayoları aleyhine hüküm kurulduğu halde Karayolları Genel Müdürlüğüne husumet yaygınlaştırılarak taraf teşkili sağlanmamıştır. Doğru sonuca varılabilmesi için, öncelikle Karayolları Genel Müdürlüğüne husumet yaygınlaştırılarak taraf teşkili sağlanmalı, taşınmazın kamulaştırma nedeniyle dava sırasında zemin durumu ve sınırları değiştiğinden tespit tarihi ve 5 yıl öncesi ile dava tarihi ve kamulaştırma tarihine ilişkin yüksek çözünürlüklü uydu fotoğrafları veya ortofoto getirtilerek dosya tamamlandıktan sonra uyuşmazlık konusu olan taşınmaz bölümü uydu fotoğrafları veya ortofotolar üzerinde işaretlenerek varsa üzerindeki bitki örtüsü ve kullanım durumunu belirtir bir emare bulunup bulunmadığı incelenmeli, gerektiğinde taşınmaz başında uydu fotoğrafı veya ortofoto yardımıyla yeniden keşif yapılarak taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, tespit günü itibariyle kullanım durumu tereddüte yer bırakmayacak şekilde tespit edilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek, yapılan keşifte dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıkların zemin durumunun değişmiş olması nedeniyle yer gösteremeyeceklerine ilişkin beyanlarına rağmen soyut ifadeler esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi kabule göre de, bozmadan önceki keşif sonucunda fen bilirkişisi tarafından 20.11.2012 tarihinde düzenlenen raporda dava konusu bölümü 26 parsel sayılı taşınmazın doğu sınırına bitişik olarak gösterildiği halde hükme esas alınan fen bilirkişisi raporunda bundan farklı bir yer rapor edilmiş olması dahi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 21.5.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.