YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7840
KARAR NO : 2014/8430
KARAR TARİHİ : 16.06.2014
MAHKEMESİ : KARABÜK KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/10/2013
NUMARASI : 2013/106-2013/141
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında S. İlçesi S. Köyü çalışma alanında bulunan. ada.parsel sayılı taşınmaz Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek yüzölçümü ve malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacı H.. K.. ve müşterekleri tarafından davalılar H. Y. ve müşterekleri aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tapu iptal ve tescil davası, davaya konu olan parsel hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde, çekişmeli parsel tutanağı ile aktarılan dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli . ada.parsel sayılı taşınmazın eşit paylarla A. Y. mirasçıları H.. Y.., F.. B.., H.. Y.. ve Y.. Y.. adlarına tesciline karar verilmiş; hüküm, O.K.terekesi temsilcisi H.. K.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/101-119 sayılı kararı ile davacılar miras bırakanı Osman terekesinin taksim edildiğinin hükmen kabul edildiği, onama ile kararın kesinleştiği gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/101-119 sayılı dosyası ile eldeki dosyada davalı durumunda olan H.. Y.. ve müştereklerinin murisi A.Y.tarafından Vasfi, Nazmiye ve A. K. aleyhine, eldeki dosyanın davacıları ve aynı zamanda tereke sahibi olan O. K.’nın bir diğer mirasçısı olan Mehmet’ten taşınmazı 27.05.1990 tarihli senet ile satın aldığı iddiası ile meni müdahale davası açılmış, Osman terekesinin taksim edilerek taşınmazın Mehmet’e kaldığı ve Mehmet tarafından da A. Y.’a satıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Daha sonra A.Y. mirasçısı tarafından Hazine ve Köy Tüzel Kişiliği aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde 2001/98-2002/38 sayılı tescil davası açılmış ve benzer gerekçe ile kabul edilerek A. Y. mirasçıları adına tapu kaydı oluşturulmuştur. Akabinde, V.. K.., Ş.. K.. ve daha sonradan muris Osman terekesine temsilci olarak tayin edilen H.. K.. tarafından oluşan bu tapu kaydının iptali ve muris Osman mirasçıları adlarına tescili talebi ile Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu iptali ve tescil davası açılmış, taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlenmesi üzerine dava Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır.
Taşınmazın evvelinde muris O. K.’ya ait olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, taşınmazın taksim ile Osman mirasçısı Mehmet’e kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava şartları arasında sayılan “kesin hüküm” davanın taraf, sebep ve konusunun aynı olması halinde mümkündür. Gerek meni müdahale gerekse tescil dosyalarında muris Osman’ın tüm mirasçıları dava da taraf olmadıklarından tescil ve meni müdahale ilamları Osman terekesi aleyhine kesin hüküm oluşturmayacaktır. Öte yandan iş bu dava dosyasında da A.Y. mirasçıları tarafından Osman terekesinin taksim edildiğini kanıtladıkları hususunda yeterli delil bulunmamaktadır. Hem asliye hukuk mahkemesi dosyalarında hem de eldeki dosyada dinlenilen yerel bilirkişilerin bir kısmı Osman terekesinin taksim olmadığını beyan ettikleri gibi davacı tarafça muris Osman adına tescil edilmiş 17 adet tapu kaydı sunulmuş, ancak mahkemece bu taşınmazların tespit tutanakları getirtilmemiş, ne sebeple bu şekilde tespit yapıldığı üzerinde durulmamıştır. Hal böyle olunca; malik hanesi açık bulunan taşınmaz yönünden, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 30. maddesi uyarınca mahkemece gerçek hak sahibinin re’sen belirlenmesi zorunlu göz önüne alınarak, davacı tarafça sunulan 17 adet tapu kaydının tespit tutanakları getirtilerek tespit kişileri belirlenmeli, tarafların tanık listelerinde yer almayan üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki keşifte, meni müdahale ve tescil dosyalarında dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıklar, davalı tarafın dayanağı 27.5.1990 tarihli senet tanıkları ile bahsi geçen 17 adet taşınmazın tespitinde görev yapan tespit bilirkişilerinin katılımıyla yeniden yapılacak keşifte Osman terekesinin usulüne uygun olarak taksim edilmiş olup olmadığı tereddüte yer bırakmayacak şekilde kesin olarak belirlenmeli, tereke taksim olmuş ise 17 adet taşınmazın neden muris Osman terekesinde bırakıldığı hususundaki çelişki giderilmeli, tespite aykırı sonuca ulaşılması halinde tespit bilirkişileri de tanık olarak dinlenilmek suretiyle aykırılığın giderilmesine çalışılmalı, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 16.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.