Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/7602 E. 2014/8567 K. 17.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7602
KARAR NO : 2014/8567
KARAR TARİHİ : 17.06.2014

MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/03/2013
NUMARASI : 2011/717-2013/136

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı, K.. Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişisi tarafından düzenlenen rapor ve eki krokide (A) harfiyle işaretli 6.611,82 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın davacı V.. G.. adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı H.. H.. vekili tarafından tarafından temyiz edilmiştir.
TMK’nın 713/3. maddesinde “tescil davası, H.. H..ye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılır.” hükmü düzenlenmiştir. Anılan Yasa hükmü uyarınca, tescil davalarında H.. H.. ve ilgili Kamu Tüzel kişisi yasal hasım durumundadır. Oysa, dava sadece H.. H..ye yöneltilmiş olup taşınmazın bulunduğu Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Tüzel Kişiliği ve Şahinbey Belediyesi Tüzel Kişiliğine husumet yöneltilmemiştir. Taraf teşkili dava koşulu olup, eksiklik giderilmeden işin esasına girilerek hüküm verilmesi isabetsizdir. O halde mahkemece, sağlıklı sonuca varılabilmesi için, öncelikle, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Tüzel Kişiliği ve Şahinbey Belediyesi Tüzel Kişiliği davaya dahil edilmek suretiyle taraf koşulu sağlanmalı, daha sonra yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, taraf tanıkları ile fen bilirkişi aracılığıyla yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklar ayrı ayrı dinlenerek taşınmazın öncesi, niteliği, zilyetliğin başlangıcı, sürdürülüş biçimi ve davacı yararına 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolup dolmadığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, fen bilirkişisinden yerel bilirkişi ve tanıklarca gösterilecek sınırları haritasında göstermek suretiyle keşfi izelemeye imkan tanır nitelikte rapor ve harita düzenlenmesi istenmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte incelenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Kabule göre de; Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141/3. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 ve 298. maddeleri kararların gerekçeli olarak yazılmasını zorunlu kılmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/c maddesi uyarınca gerekçenin; “tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri” göstermesi gerekir. Bir başka anlatımla; gerekçe okunduğunda, mahkemece verilen hükme nasıl ulaşıldığının anlaşılması gerekir. Mahkemenin gerekçeli kararı incelendiğinde; dosya içeriği ile ilgisi olmayacak şekilde gerekçe yazıldığı, çekişmeli taşınmaz yönünden verilen kararın incelebilir ve denetlenebilir açıklıkta bir gerekçe içermediği görülmekte olup, gerekçesiz şekilde hüküm tesisi dahi isabetsizdir. Davalı H.. H.. vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 17.6.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.