Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/7500 E. 2014/11107 K. 13.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7500
KARAR NO : 2014/11107
KARAR TARİHİ : 13.10.2014

MAHKEMESİ : VARTO ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/04/2013
NUMARASI : 2012/88-2013/73

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu …. Köyü çalışma alanında bulunan 196 parsel sayılı 16250 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı nedeniyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Y.. Y.., irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, “davacı ve murisi adına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde belirtilen belgesizden tescil edilmiş taşınmaz bulunup bulunmadığının araştırılmasına değinen” bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile çekişmeli 118 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı Y.. Y.. mirasçıları adlarına veraset ilamındaki payları oranında tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 46/1. maddesindeki şartların gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; Mahkemenin kabulünde isabet bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağı 13.8.1969 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı Y.. Y.. ise, 25.9.1989 tarihinde dava açmıştır. On yıllık hak düşürücü sürenin 766 sayılı Tapulama Kanunu’nun 31/2. maddesine göre tescil tarihinden, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesine göre tespitin kesinleşme tarihinden itibaren başlayacağı belirtilmiştir. Taşınmazın tapuya tescil tarihi olan 13.8.1969 tarihinden dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü süresinin geçtiğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır. Her ne kadar, mahkemece önceki günlü Yargıtay bozma ilamına uyularak karar verilmiş ise de, bozma ilamına uyulmakla oluşan müktesep hakkın istisnalarından biri de kamu düzenidir. Hak düşürücü süre kamu düzeni düşüncesiyle getirilen bir düzenleme olup, usuli müktesep hakkın istisnalarındandır. Dava, tespit öncesi kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, gerek 766 sayılı Yasada gerekse de 3402 sayılı Yasa’da düzenlenen hak düşürücü süreye tabidir. Mahkemece, bozma ilamının maddi hataya dayalı olup olmadığının re’sen gözetilmesi gerekmekte olup, maddi hataya dayalı önceki tarihli Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olması hukuki sonuç doğurmamaktadır. Hal böyle olunca; hak düşürücü sürenin gerçekleşmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır. Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 13.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.