Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/7419 E. 2014/6937 K. 26.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7419
KARAR NO : 2014/6937
KARAR TARİHİ : 26.05.2014

MAHKEMESİ : FATSA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/02/2014
NUMARASI : 2013/334-2014/54

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacılar D.. Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında yol olarak tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında, kadastro tespitinden önceki kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, tescil istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, yörede 2007 yılında yapılan kadastro tespiti çalışmalarından, dava tarihi olan 2013 yılına kadar kazanmayı sağlayan 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş, ancak; davacıların kadastro tespitinden önceki kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açtığı hususu göz ardı edilmiştir. Davacılar, müştereken maliki oldukları 101 ada 16, 17 ve 18 parsel sayılı taşınmazlar ile 101 ada 11, 12 ve 13 parsel sayılı taşınmazlar arasında fiilen yol bulunmadığı halde kadastro çalışmaları sırasında haritasında yol olarak gösterildiğini, sözü edilen taşınmazın müştereken maliki oldukları taşınmazların devamı niteliğinde olduğunu ileri sürerek adlarına tescili isteminde bulunmuşlar, bir başka deyişle; kadastrodan önceki hakka dayalı olarak dava açmışlardır. 3402 sayılı Yasa’nın 16. maddesi gereği yollar kadastro tespiti sırasında haritasında gösterilmekle yetinilir. Bu tip yerlerin komşu parselleri hakkında kadastro tespit tutanaklarının düzenlenmiş olması ile birlikte kadastro tespitine kadar sürdürülen zilyetliğin kesintiye uğrayacağı kuşkusuzdur. Ne var ki; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde yalnızca hakkında tutanak düzenlenen taşınmazlarla ilgili olarak 10 yıllık hak düşürücü süre belirlenmiş olup, gerek 3402 sayılı Yasa’da, gerekse de 4721 sayılı Yasa’nın tescil hükümlerini düzenleyen maddelerinde, hakkında tutanak düzenlenmeyen ya da tespit harici bırakılan yerler hakkında kadastro öncesi nedenlere dayanılarak dava açılmasını engelleyen ya da hak düşürücü süre belirleyen yasal düzenleme yoktur. Hal böyle olunca mahkemece; tescil davalarına özgü inceleme ve araştırma yapılıp hasıl olunacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken, yasal dayanaktan yoksun gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir. Ayrıca hüküm gününden sonra yürürlüge giren 6360 sayılı Kanun’un 1. maddesi uyarınca büyükşehir belediyesi sınırları içindeki köylerin tüzel kişiliği kaldırılmış ve büyükşehir belediyesinin sınırları o ilin mülki sınırları olarak belirlenmiştir. Buna göre davanın Ordu Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Fatsa Belediye Başkanlığına da yöneltilmesi gerekir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 26.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.