Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/7216 E. 2014/5306 K. 02.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7216
KARAR NO : 2014/5306
KARAR TARİHİ : 02.05.2014

MAHKEMESİ : KIRŞEHİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/02/2013
NUMARASI : 2011/152-2013/56

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu Yenidoğanlı Köyü çalışma alanında bulunan 1123 parsel sayılı 663.900,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kamu orta malı niteliğinde mera vasfıyla sınırlandırılarak özel sicile kaydedilmiş, 1120 parsel sayılı 106.000,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Ö.. C.., tapu kaydına dayanarak çekişmeli taşınmazların bir bölümü hakkında tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 19.06.2012 tarihli uzmanlık raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen bölümlerin çekişmeli taşınmazlardan ifrazı ile tamamına ayrı bir parsel numarası verilerek davacı Ö.. C.. adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kadastrodan önceki haklara dayanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Dava konusu 1.. ve 1.. parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tutanakları 10.11.1978 tarihinde kesinleşmiştir. Dava ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıllık süre geçtikten sonra 22.04.2011 tarihinde açılmıştır. Anılan maddedeki 10 yıllık süre, hak düşürücü nitelikte olup olumsuz dava koşuludur. Hak düşürücü sürenin gerçekleşmesi, işin esasının incelenmesini önler. Hak düşürücü süre tüm def’i ve itirazlardan önce nazara alınır. Bu nedenle; yargılama bitinceye dek hak düşürücü sürenin geçtiği taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından re’sen de göz önünde tutulur. Somut olayda; mahkemece, taraflar arasında davacı Ö.. C.. lehine kesin hüküm bulunduğu ve kesin hükmün hak düşürücü süreden önce dikkate alınacağı kabul edilerek davacı lehine karar verilmiş ise de yapılan değerlendirme mevzuata uygun düşmemiştir. Zira Kırşehir Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1965/583 Esas, 1966/980 Karar sayılı ilamı 10.11.1978 tarihinde kesinleşen tespitten önceki nedendir. Bu bakımdan hak düşürücü sürenin yukarıda belirtilen niteliği gözetilerek davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek kabulü yönünde karar verilmesi isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 02.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.