Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/7199 E. 2014/7547 K. 03.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7199
KARAR NO : 2014/7547
KARAR TARİHİ : 03.06.2014

MAHKEMESİ : DARGEÇİT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/12/2013
NUMARASI : 2013/34-2013/616

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu T.Köyü çalışma alanında bulunan .ada . parsel sayılı sırasıyla 122.645,51 ve 54.965,15 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup kimsenin mülkiyet iddiasında bulunmadığından söz edilerek hali arazi vasfıyla davalı H.. H.. adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı H.. V.., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli . parsel sayılı taşınmazların fen bilirkişi A.A.’nın 10.11.2013 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 38.791,83 ve aynı raporda (E) harfi ile gösterilen 8.498,18 m² yüzölçümündeki bölümlerin davacı H.. V.. adına tapuya tesciline, aynı tarihli rapor ve haritada (G) harfi ile gösterilen 4.818,91 m² yüzölçümündeki bölüm hakkındaki talebin ise reddine karar verilmiş; hüküm, davalı H.. H.. tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazların tarım arazisi niteliğinde bulunduğu, adına tescil kararı verilen davacı yönünden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap şartlarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Mahkemece iddia ve savunmanın kıymetlendirilmesi için yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmazların davacı tarafa ait olduğunu bildiklerini ancak taşınmazların ekilip biçildiğini görmediklerini bildirmişler, mahkemece yapılan gözlemde davacının gösterdiği dava konusu taşınmazların etrafındaki taşınmazlarda tarımsal faaliyet yapıldığı, ancak dava konusu yerde tarımsal bir faaliyetin yapılmadığı, taşınmazların yer yer taşlık bir yapısının olduğu belirtilmiş, bilgisine başvurulan uzman ziraat bilirkişi ise raporunda taşınmazlar üzerinde tarımsal faaliyet yapılmadığını belirtmiştir. Davacı zilyetliğe dayanmış olup herhangi bir tapu kaydı sunmamıştır. Kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinilebilmesi için zilyetliğin nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla olması gerektiği gibi, zilyetliğin ekonomik amaca uygun olarak da sürdürülmesi zorunludur. Somut olayda; dava konusu edilen ve davacı adına tescil kararı verilen taşınmaz bölümlerinin davacı tarafından ekonomik amaca uygun olacak şekilde zirai amaçla kullanılmadığı gibi başka bir amaçla kullanıldığı dahi ispat edilmemiştir. Kaldı ki mahkeme gerekçesinde dahi “…dava konusu kısımlarda davacının herhangi bir fiili kullanımının olmadığını …” belirtmiştir. Mahkemenin gerekçesinde belirttiği “.. davacı tarafın zilyet olma iradesi taşımış olduğu, malik sıfatıyla zilyet olma iradesinin tapuya kayıtlı olmayan taşınmazı kazanabilme için yeterli olduğu…” şeklindeki gerekçesinin ise yasal bir dayanağı bulunmamaktadır. Nitekim kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinilebilmesi için zilyetliğin malik sıfatıyla olması gerektiği gibi, ayrıca zilyetliğin ekonomik amaca uygun olarak sürdürülmesi ve eylemli olarak da bu hususun gösterilmesi zorunludur. Yoksa sırf bir taşınmaza malik sıfatıyla zilyet olma amacı taşımasının hukuken bir değeri bulunmamaktadır. Hal böyle olunca taşınmazların niteliği de dikkate alınarak davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı gözetilerek davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davalı H.. H..’nin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 03.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.