Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/7052 E. 2014/12772 K. 11.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7052
KARAR NO : 2014/12772
KARAR TARİHİ : 11.11.2014

MAHKEMESİ : ORDU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2013
NUMARASI : 2011/189-2013/499

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “Mahkemece yapılan araştırmanın hüküm vermeye yeterli olmadığı, davacı tarafın tutunduğu tapu kaydının mahallinde uygulanmadığı ve kapsamının duraksamasız belirlenmediği açıklanarak; tapu kaydının mahallinde yöntemince uygulanarak kapsamının belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine” değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 110 ada 57 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının fen bilirkişilerinin 27.05.2013 tarihli raporlarına ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 268.49 metrekare yüzölçümündeki bölümün iptaline, bu bölümün 110 ada 86 parsel sayılı taşınmaza eklenerek tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm, davacı A.. U.. ve müşterekleri vekili tarafından vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden temyiz edilmiştir.
Dava; kadastrodan önceki haklara dayanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, davalı tarafın baştan beri davacı ile aralarındaki sınırın doğal sınır olduğunu beyan etmesi ve davanın da bu yönde sonuçlanmış olması nedeniyle yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiş ise de; temyiz konusu yargılama giderleri ve vekalet ücreti konusundaki değerlendirme hatalı, verilen karar dosya kapsamına ve usule uygun değildir. Davalı ilk celsede ve sonraki oturumlarda davanın reddine karar verilmesini istemiş, bozma ilamından sonra 22.10.2013 tarihli celsede ise; “Bana verilen raporlarda ne yazılı ise ona razıyım, elimdeki yeri istiyorum, fazla yer istemiyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur. Davalının 22.10.2013 tarihli celsedeki beyanı davayı kabul niteliğinde olmadığı gibi kabul beyanı olduğunun kabul edilmesi halinde dahi yargılama giderlerinin taraflar arasında kabul red oranına göre paylaştırılması ve kendisini vekil ile temsil ettiren davacılar lehine reddedilen bölüm yönünden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. Çünkü davayı kabulün yargılama giderleri açısından etki doğurabilmesi için HMK’ nın 312/2. maddesinde belirtildiği üzere davanın ilk celsesinde gerçekleşmesi gerekmektedir. HMK’ nın 326/2. maddesinde de; “Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa mahkeme yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır” hükmü yer almaktadır. Davacı davada kısmen haklı ve kısmen haksız çıktığına göre tarafların haksız çıktığı oranda vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin
paylaştırılması gerekir. Hal böyle olunca; mahkemece davada kabul ve ret oranı gözetilmek suretiyle taraflar yararına yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, giderlerin tamamının davacılar üzerinde bırakılması ve kendisini vekille temsil ettiren davacılar yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru değildir. Davacı A.. U.. ve müşterekleri vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 11.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.