YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7024
KARAR NO : 2014/12764
KARAR TARİHİ : 11.11.2014
MAHKEMESİ : KARABÜK KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/10/2013
NUMARASI : 2013/177-2013/136
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında …. Köyü çalışma alanında bulunan 103 ada 21 parsel sayılı 1056 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz elbirliği mülkiyeti şeklinde A.. K.. ve müşterekleri adına tespit edilmiştir. Kadastro tespitinden önce davacı S.. G.. tarafından davalılardan M.. K.. aleyhine Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan el atmanın önlenmesi davası, davaya konu olan taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece, çekişmeli parsel tutanağı ile aktarılan dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 103 ada 21 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporuna ekli krokide (B) ve (C) rumuzu ile gösterilen kısımlarının parselden ifrazı ile 103 ada 22 numaralı parsel ile birlikte davacı S.. G.. adına tespit ve tesciline, aynı parselin davaya konu edilen ve fen bilirkişi raporuna ekli (E) rumuzu ile gösterilen kısmına yönelik davanın ise reddi ile bu kısmın 103 ada 21 numaralı parsel içinde kalacak şekilde kadastro çalışmalarında malik olarak gözüken kişiler adına tespit ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılardan Mehmet ve A.. K.. tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, aktarılan dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazın bir bölümünü davalıya ait Çörteyanı Mevkiindeki bir taşınmazla takas ettiklerini, takasın daha sonra bozulduğunu, takas yoluyla kendisine bırakılan taşınmazı iade ettiği halde davalının takasla verilen bölümleri iade etmeyip halen kullandığını iddia ederek dava açmış; davalı M.. K.. ise kadastro mahkemesinde yapılan keşifte, 14.09.2009 havale tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen (103 ada 26 sayılı parsel içindeki) bölüme yönelik davayı kabul etmiş diğer bölümler yönünden ise zilyet olduklarını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece; çekişmeli taşınmazın fen bilirkişisi raporunda (B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümleri yönünden davacı S.. G.. ile davalı M.. K.. arasında yapılan takas işleminin bozulduğu, bu bölümlerin zilyetliği davalılarda olmasına rağmen zilyetliğin asli zilyetlik niteliğinde olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm için yeterli değildir. Dava, genel mahkemeden devren geldiğine göre re’sen araştırma ilkesi geçerli olup, kadastro sırasında malik tespiti yapılmış olmasına rağmen tutanağın malik hanesinin açık olduğunun kabulü gerekir. Bu nitelikteki davalarda Kadastro Mahkemesince re’sen gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle taşınmazın gerçek malikinin belirlenmesi gerekir. Mahkemece yapılan keşifte; taraflar arasında taşınmaz takasına ilişkin bir işlem olup olmadığı, var ise ne zaman kimler arasında yapıldığı, takas kapsamında davacıya ve davalıya verilen ./…
taşınmazların neresi olduğu, davacıya verilen taşınmazın kadastro sırasında hangi parsel numarasını aldığı ve akıbetinin ne olduğu, takas söz konusu ise bu takasın daha sonra bozulup bozulmadığı, çekişmeli taşınmazın öncesinde kime ait olduğu, zilyetliğin kime ait olduğu ve kimden kime intikal ettiği, özellikle davaya konu bölümlerde zilyetliğin hangi gerekçeyle, hangi tarihten beri kimde olduğu ve ne şekilde yürütüldüğü hususlarında yeterli araştırma yapılmamış Sulh Hukuk Mahkemesinde yapılan keşif sonrası teknik bilirkişi M..A.. tarafından düzenlenen krokili rapor dikkate alınarak davanın kapsamı belirlenmemiştir. O halde; mahkemece sağlıklı bir sonuca varılması için taşınmazın bulunduğu yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi, taraf tanıkları, tespit bilirkişileri ve teknik fen bilirkişisi hazır olduğu halde yapılacak keşifte, teknik bilirkişiye yukarıda sözü edilen rapor içeriğindeki kroki uygulatılıp, aktarılan davanın kapsamı belirlenmeli, yerel bilirkişi, tanıklar ve tespit bilirkişilerinden yukarıda belirtilen hususlarda olaylara dayalı ayrıntılı beyan alınmalı, re’sen araştırma ilkesi kapsamında çekişmeli taşınmazda hak sahibi olan kişiler kesin olarak belirlenmeli, davacıya takas kapsamında verilen taşınmazın ada parsel numarası belirlenerek kadastro tutanağı ve kesinleşmiş ise tapu kaydı getirtilmeli ondan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek ve mahkemenin önceki kabulünde olduğu gibi, taşınmazda başka hak sahipleri olması nedeniyle davalı M.. K..’nın davayı kısmen kabul beyanının bağlayıcı nitelikte olmadığı dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmelidir. Bu hususların göz ardı edilmesi isabetsizdir. Öte yandan kabule göre de; kısa kararda, “çekişmeli 103 ada 22 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporuna ekli krokide (B) ve (C) rumuzu ile gösterilen kısımların parselden ifrazı ile davacı Zekeriye oğlu S.. G.. adına tespit ve tesciline, aynı parselin davaya konu edilen ve fen bilirkişi raporuna ekli krokide (E) rumuzu ile gösterilen kısma yönelik davanın reddi ile bu kısmın tespit gibi tesciline” denmesine rağmen, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında; “103 ada 21 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporuna ekli krokide (B) ve (C) rumuzu ile gösterilen kısımlarının parselden ifrazı ile (B) ve (C) rumuzu ile gösterilen kısımların 103 ada 22 nolu parsel ile birlikte davacı Z… oğlu S.. G.. adına tespit ve tesciline, aynı parselin davaya konu edilen ve fen bilirkişi raporuna ekli (E) rumuzu ile gösterilen kısma yönelik davanın reddi ile bu kısmın 103 ada 21 nolu parsel içinde kalacak şekilde Kadastro çalışmalarında malik olarak gözüken kişiler adına tespit ve tesciline” dair hüküm kurulmuş ise de çekişmeli parsel kadastro çalışmaları sırasında genel mahkemede dava konusu olduğuna göre kadastro sırasında malik tespiti yapılmış olması hukuken hüküm ifade etmediği göz önüne alınarak 3402 sayılı Kanun’un 30. maddesi uyarınca mahkemece davanın kabulüne karar verilen bölümler yanında diğer bölümler yönünden de hak sahibi olanlar belirlenip her birinin isminin ve paylarının hüküm yerinde gösterilmesi gerekirken mahkemece bu yönde bir işlem yapılmamış; ayrıca çekişmeli taşınmazda kabulüne karar verilen (B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümler hakkında kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında davacı S.. G.. adına tescil hükmü kurulmuş, gerekçeli kararın gerekçe bölümündeki; “(B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerde sadece S.. G..’nin hak sahibi olmadığının anlaşıldığı belirtilerek S.. G.. adından sonra gelmek üzere Mehmet kızı F.. G…, Z.. kızı S.. K..Z..kızı S..G..i isimlerinin de hükme eklendiği” açıklanmasına rağmen hükme bu şekilde bir ekleme yapılmayarak hüküm ve gerekçe arasında da çelişki yaratılmış olması isabetsiz olup, davalılar A..ve M.. K..’nın temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 11.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.