Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/6911 E. 2014/14014 K. 27.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6911
KARAR NO : 2014/14014
KARAR TARİHİ : 27.11.2014

MAHKEMESİ : AĞRI 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/04/2013
NUMARASI : 2012/164-2013/155

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında … Köyü çalışma alanında bulunan 103 ada 26 parsel sayılı 36.193,71 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, mera olarak tespit ve özel siciline tescil edilmiştir. Davacı E.. U.. ve arkadaşları, tapu kaydı irsen intikal, harici taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı E.. U.. ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; çekişmeli taşınmaz hakkında davacı tarafından Kadastro Mahkemesi’ne açılan 2009/34 Esas sayılı davanın reddine karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği, taşınmazın mera olduğunun anlaşıldığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme hükme yeterli bulunmamaktadır. Kadastro Mahkemesi’nin 2009/34, 2009/129 Karar sayılı dava dosyasında davacı E.. U.. kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak Hazine ve Arakonak Köyü aleyhine dava açmış 103 ada 26 parsel sayılı taşınmazın adına tescilini talep etmiştir. Davanın reddine dair karar Yargıtay 7. Hukuk Dairesince onanarak 23.03.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Daha sonra 17.10.2012 tarihinde davacı E.. U.. ve arkadaşları Asliye Hukuk Mahkemesi’ne temyiz incelemesine konu bu davayı açmışlar, 19.9.1962 tarih 42 numaralı tapu kaydına dayanmışlardır. Mahkemece; davacı dayanağı olan tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile getirtilmeden ve taşınmazın başında keşif yapılmadan yukarıda anılan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki, kesin hükümden söz edilebilmesi için davaların taraflarının, konusunun ve dayanılan hukuki sebebin aynı olması gerekir. Somut olayda; Kadastro Mahkemesinde görülen davada dayanılan hukuki sebep zilyetlik olduğu halde Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu kaydına dayanılmış olduğu gibi, E.. U… dışındaki davacılar kadastro mahkemesinde görülen davanın tarafı da değildir. Bu nedenle kesin hükmün varlığından söz edilemez. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için; öncelikle taraflardan iddia ve savunmalarıyla ilgili tüm deliller istenmeli, davacı taraf dayanağı olan tapu kaydının tesisinden itibaren tüm tedavülleri ve tapu kaydının oluşumuna esas tüm belgeler ile varsa haritası getirtilmeli, komşu parsellerin tutanak ve dayanaklarını oluşturan belgeler getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler yardımı ve teknik bilirkişi aracılığıyla keşif icra edilmelidir.
Keşif sırasında davacı tarafın dayanağını oluşturan tapu kaydı okunup kayıtlarda yazılı hudutlar yerel bilirkişilerce zeminde göstertilmeli, yerel bilirkişilerin zeminde gösterdiği hudutlar teknik bilirkişiye harita üzerinde işaretlettirilmelidir. Kayıtlarda yazılı olup yerel bilirkişiler tarafından zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı ve bu suretle kayıtların kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tesbit edilmelidir. Keşif icrası sırasında dinlenecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından tapu kaydı hudutlarının arz ettikleri özelliklerle taşınmazın tasarrufu hususunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalıdır. Yerel bilirkişi ve tanıkların kayıtların uygulanması ve taşınmazların tasarrufu hususundaki beyanlarının zemine uygunluğu komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, beraberinde götürülecek teknik bilirkişiye uygulanan kayıtların kapsamını belirtir keşfi takibe imkan verir ayrıntılı ve gerekçeli kroki ve rapor alınmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu husus göz ardı edilerek dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile kesin hüküm oluşmadığı yönündeki temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 27.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.