YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/690
KARAR NO : 2014/3430
KARAR TARİHİ : 27.03.2014
MAHKEMESİ : NUSAYBİN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/07/2013
NUMARASI : 2011/479-2013/386
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı, Ç. Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan, 2011 yılında ise 293 parsel numarası verilerek Hazine adına tescil edilen taşınmazın bir bölümü hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasına dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, Ç. Köyünde kain, tescil dışı iken yapılan ihdas işlemi ile 293 parsel numarası verilerek 10.08.2011 tarihinde davalı Hazine adına tescil edilen 293 parsel numaralı taşınmazda bulunan, fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 18.03.2013 tarihli bilirkişi raporu ve ekindeki krokide kırmızı renkli kalemle taralı/boyalı (A) harfi ile gösterilen 44548,94 metrekare yüzölçümündeki yerin Hazine adına olan kaydın iptali ile bu yere Ç. Köyüne ait son parsel numarası verilerek, davacı S.. A.. adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, tespit harici iken idari yoldan 293 parsel numarası verilerek 10.08.2011 tarihinde davalı Hazine adına tescil edilen taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün gerekçe kısmının son paragrafında “Medeni Kanun’un 713. maddesi ve Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde düzenlenen taşınmaz ve zilyetlik yönünden yasal koşulların oluşmadığı, zira özellikle celp edilen hava fotoğraflarının incelenmesi sonucunda rapor sunan denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli ve bilimsel yönü bulunan jeodezi ve fotogrametri mühendisinin raporunda dava konusu yerin tarımsal olarak işlenmemiş alan olduğunun belirtildiği tüm bu hususlar dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece sehven davanın kabulüne karar verilmiştir” denilmek suretiyle kararın gerekçe bölümü ile hüküm kısmı arasında çelişki yaratılmıştır. Bu durum 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi bozma nedenidir. Diğer taraftan 6100 sayılı HMK’nın 298. maddesinin 2. fıkrasında gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir. Somut olayda hükmün gerekçesi tefhim edilen kararla çelişmektedir. Bu nedenle davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 27.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.