YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/647
KARAR NO : 2014/6697
KARAR TARİHİ : 22.05.2014
MAHKEMESİ : AKŞEHİR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2010
NUMARASI : 2005/983-2010/990
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda S.. Köyü çalışma alanında bulunan 112 ada 1, 2 ve 8 parsel sayılı sırasıyla 4.944.78, 5.458.52 ve 8.697.56 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan 1 parsel sayılı taşınmaz miras yoluyla gelen hak, paylaşma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı A.. Ö.., 2 parsel sayılı taşınmaz davalı A.. U.., 8 parsel sayılı taşınmaz davalı M.. C.. E.. adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Y.. O.., tapu kaydı ve miras yoluyla gelen hakka dayanarak çekişmeli taşınmazın tapu kaydı kapsamında kalan kısımlarının iptali ile murisi adına kayıtlı aynı ada 9 parsel sayılı taşınmaza eklenmesi istemiyle, davacı Yaşar, Veysel ve M.. O.. aynı tapu kaydına dayanarak tescil harici derede kalan bölümün de 9 parsel sayılı taşınmaza eklenmesi istemiyle ayrı ayrı dava açmışlardır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Y.. O.., V.. O.. ve M.. O.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacının talep ettiği miktarın komşu parsellerde bulunmadığı, tescil harici yerde ise zilyetliğinin olmadığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar vermeye yeterli bulunmadığı gibi varılan sonuç dosya kapsamıyla uygun düşmemektedir. Davacı yanın temyizinin dere olarak tescil harici bırakılan bölüme yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Dava tapu kaydına dayalı tescil istemine yöneliktir. Kadastroca tescil harici bırakılan yerler için açılan tescil davalarında TMK’nın 713/3. maddesi uyarınca Hazine ve ilgili kamu tüzel kişileri yasal hasımdır. Somut olayda; davalı Hazine’nin yanında dava konusu yerin bulunduğu Saray Köyü Tüzel Kişiliği’ne de husumet yöneltilmesi gerekir. Ancak; hüküm gününden sonra yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun’un 1. maddesi uyarınca büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan köylerin tüzel kişiliği kaldırılmıştır. Aynı Yasa’nın geçici 1/13. maddesi gereğince Akşehir Belediye Başkanlığına ve büyükşehir belediyesinin sınırları tüm ilin milli sınırları haline gelmiş olmakla Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığına da husumet yöneltilmelidir. Taraf teşkili dava şartlarından olup, bu şart sağlanmadan davanın esasına girilemez. Hal böyle olunca Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığına ve Akşehir Belediye Başkanlığına husumet yaygınlaştırılıp dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun şekilde tebliği edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek hüküm kurulması gerekmektedir. Bununla birlikte davacı yan, Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 18.06.1952 tarih 70/502 sıra numaralı tescil ilamı ile oluşan ve davacı yanın murisi adına 112 ada 9 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören tapu kaydına dayanmıştır. Ancak tescile esas dosya getirtilip, tescil ilamının haritası mahkemece yöntemince uygulanarak tapu kaydının kapsamı tayin edilmemiş, tescili talep edilen taşınmazın hangi tarihte niçin tespit dışı bırakıldığı sorulmamıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20/A maddesi uyarınca haritası bulunan tapu kayıtlarının kapsamının haritasına göre belirlenmesi zorunludur. O halde doğru sonuca varılabilmesi için taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek öncelikle tescili talep edilen taşınmazın hangi tarihte niçin tespit dışı bırakıldığı Kadastro Müdürlüğünden sorulmalı, 08.01.1953 tarih, 50 sıra nolu tapu kaydı ile bu kaydın tesisine esas olan Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 18.06.1952 tarih 70/502 sayılı dosyası getirtilmeli, bundan sonra mahallinde keşif yapılarak tescil ilamı ve krokisi yerel bilirkişiler yardımı ile zemine uygulanmalı, yerel bilirkişilerin zeminde gösterdiği sınırlar teknik bilirkişiye harita üzerinde işaretlettirilmelidir. Yerel bilirkişiler tarafından zeminde gösterilemeyen sınırların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı ve bu suretle tapu kaydının ve tescil krokisinin çekişmeli taşınmazın hangi bölümünü kapsayıp kapsamadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, fen bilirkişisinden keşfi takibe imkan verir ve tapu kaydı ile tescil haritasının zemine çakıştırılarak uygulamasını ve kapsamını gösterir krokili rapor alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de dava tapu kaydına dayalı olarak açıldığı halde zilyetliğin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi de isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 22.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.