Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/64 E. 2014/720 K. 04.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/64
KARAR NO : 2014/720
KARAR TARİHİ : 04.02.2014

MAHKEMESİ : İSPİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/06/2013
NUMARASI : 2012/517-2013/284

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu Y.. Köyü çalışma alanında bulunan 121 ada 2 parsel sayılı 471,25 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz hali arazi vasfı ile Hazine adına tespit ve tescil edilmiş, 121 ada 2 parselin solunda bulunan taşınmaz dere yatağı olması sebebi ile tescil harici bırakılmıştır. Davacı Y.. Y.. ve müşterekleri vekili, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi ile 121 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile fen bilirkişilerinin 07.05.2013 havale tarihli raporlarına ekli krokide (J) harfi ile gösterilen 237,12 ve (N) harfi ile gösterilen 102,66 metrekarelik kısımlarının tapu kaydının iptali ile davacı Resul Yıldız mirasçıları adına miras payları oranında tapuya kayıt ve tesciline, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı tarafın tescil harici bırakılan kısımla ilgili olarak makul süre içerisinde dava açmadığı, tescil harici bırakılma tarihinden itibaren kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği şartları sağlandıktan sonra dava açılması gerektiği, fen bilirkişi raporunda (J) ve (N) harfleri ile gösterilen kısımlarda ise davacılar lehine Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi şartlarının oluştuğundan bahisle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Davalı Hazinenin temyizi, çekişmeli 121 ada 2 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi raporunda (N) ve (J) harfleri ile gösterilen bölümlerine, davacıların temyizi ise, 7.5.2013 havale tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide (B), (C), (D), (E), (F), (G), (K), (L), (M), (O) ve (P) harfleri ile gösterilen bölümlere yöneliktir. Davacı taraf, dava dilekçesinde maddi hata sonucu 121 ada 3 parsel olarak bildirdikleri yerin tescil harici yerde kaldığını ve dere yatağı içerisinde kaldığını ileri sürmüştür. Bu hali ile dava, kadastrodan önceki zilyetliğe dayanılarak dere yatağı olarak tespit harici bırakılan yerin adlarına tesciline ilişkindir. Mahkemece davanın makul süreden sonra açıldığı belirtilmiştir. Ne var ki, gayrimenkule ilişkin mevzuatımızda tescil harici yerler hakkında kadastrodan önceki nedene dayalı olarak dava açmayı süre yönünden kısıtlayan bir düzenleme bulunmadığı gibi, 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde öngörülen sürede kadastro tutanağı düzenlenip kesinleşen taşınmazlara ilişkindir. Hal böyle olunca buna ilişkin gerekçenin yasal dayanağı bulunmamaktadır. Ancak; kadastroca tescil harici bırakılan yerler için açılan tescil davalarında TMK’nın 713/3. maddesi uyarınca Hazine ve ilgili kamu tüzel kişileri yasal hasımdır. Somut olayda; dava konusu yerin Y.. Köyü sınırlarında bulunması nedeniyle Hazine yanında Y.. Köyü Tüzel Kişiliği’ne de husumet yöneltilmesi gerekir. Zorunlu hasım olan Köy Tüzel Kişiliğine husumet yöneltilmeden, bir başka ifade ile davada taraf teşkili sağlanmadan yargılama yapılarak karar verilmiştir. Taraf teşkili dava şartlarından olup, bu şart sağlanmadan davanın esasına girilemez. Mahkemece bu husus göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Bununla birlikte, Hazinenin temyizine konu olan bölümlerle birlikte dava konusu edilen bölümlerin niteliği yönünden, bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarından yararlanılmamış, dere yatağı olarak tescil harici bırakılan yerin imar-ihya edilmiş olup olmadığı hususu üzerinde durulmamış, tescile karar verilen bölüm yönünden zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğü belirlenmemiştir. Fen bilirkişi raporunda (O) harfi ile gösterilen bölüm yolda, (P) harfi ile gösterilen bölüm 139 ada 19 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığından bu bölüm hakkında açılmış bir dava olmadığından mahkemece bu bölümler hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir. Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle davada taraf teşkili sağlanmalı, Mahkemece, sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulmalı ve bundan sonra, yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile jeodezi veya fotogrametri mühendisi bilirkişi ile birlikte keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın kim tarafından ne şekilde kullanıldığı, kimden kime ne şekilde intikal ettiği sorulup saptanmalı, jeodezi veya fotogrametri mühendisine belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, çekişme konusu taşınmazın konumu hava fotoğraflarında gösterilmeli, dava konusu taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, zilyetlik tanıkları ve mahalli bilirkişilere taşınmazın niteliği ve öncesinin hangi nitelikte olduğu ve taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğe ilişkin bilgileri sorulmalı, alınan beyanlar bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporuyla denetlenmeli, taşınmazın tüm yönlerinden çektirilecek fotoğraflar üzerinde taşınmazın davaya konu bölümü işaretlettirilmeli, daha sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacılara iadesine, 04.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.