Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/625 E. 2014/3775 K. 03.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/625
KARAR NO : 2014/3775
KARAR TARİHİ : 03.04.2014

MAHKEMESİ : TUZLUCA SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/05/2012
NUMARASI : 2011/249-2012/78

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda A. Köyü çalışma alanında bulunan . ada 2 parsel sayılı 24.374 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz mera olarak sınırlandırılmıştır. Davacı M. Y.tapu kaydı, bağışlama ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı M. Y.adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı tarafça dayanılan tapu kaydının dava konusu taşınmaza uyduğu ve kazanma koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki dosya içinde bulunan davacının dayandığı tapu kaydı suret olup dayanılan tapu kaydı ilk tesisinden itibaren bütün tedavülleriyle birlikte getirtilmemiş, kadastro sırasında başka taşınmazlara revizyon görüp görmediği araştırılmamış, oluşum sebebine göre haritasının bulunup bulunmadığı sorulup saptanmamış, yöntemince tapu kayıt uygulaması yapılarak kaydın kapsamı belirlenmemiş, dosyada bulunan suret tapu kaydından davacının babasının kayıt maliklerinden sadece biri olduğu anlaşılmasına karşın tapu kayıt malikleri arasında paylaşım olup olmadığı, taşınmazın diğer tapu kayıt maliklerinden davacının babasına nasıl intikal ettiği hususları üzerinde durulmamış, çekişmeli taşınmazın tespiti mera niteliği ile yapıldığı halde usulünce mera araştırması da yapılmamıştır. Öte yandan davacı dava dilekçesinde çekişmeli taşınmazın sağlığında babası tarafından kendisine verildiğini bildirmiş, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ise dava konusu yerin davacı ve murislerince kullanıldığını açıklamış, ancak davacının taşınmazda ne sebeple zilyet olduğu konusunda herhangi bir beyanda bulunmamıştır. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre davacının babasının belirtilen ölüm tarihi itibari ile terekesi TMK’nın 701 ve 702. maddeleri gereğince elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğuna göre TMK’nın 702. maddesi uyarınca mirasçılardan birinin terekeye dahil bir taşınmazın kendi adına tescili istemi ile dava açamayacağı kuşkusuzdur. Bu nedenle öncelikle davacı tarafa babasına ait veraset belgesini alıp dosyaya sunması için süre ve imkan tanınmalı, dava konusu taşınmazın davacı tarafın dayandığı tapu kaydının babası dışındaki maliklerinden davacının babasına, davacının babasından da davacıya ne şekilde (tapu kayıt malikleri arasında paylaşma, satış, bağış veya terekenin paylaşımı v.s yoluyla) intikal ettiği hususu kendisinden ve yeniden yapılacak keşifte dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmalı; belirtilen bu yollardan biriyle davacıya intikal etmediğinin saptanması halinde, davacının üçüncü kişi
durumunda bulunan Hazine ve Köy Tüzel Kişiliğine karşı tek başına açmış olduğundan davanın reddine karar verilmelidir. Taşınmazın, yukarıda belirtilen yollardan biri ile davacıya intikal ettiğinin saptanması halinde ise davaya devamla, taşınmazın niteliği üzerinde durulması gerekir. Çekişmeli taşınmazın tespiti mera niteliğiyle yapıldığına göre A. Köyüne ait mera tahsis kayıtlarının olup olmadığı İl, İlçe Özel İdare Müdürlüğü ile Kadastro ve Tapu Müdürlüklerinden sorulmalı, davacı tarafça dayanılan tapu kaydı ilk tesisinden itibaren bütün tedavülleriyle birlikte getirtilmeli, haritası bulunup bulunmadığı ve kadastro sırasında başka taşınmaza revizyon görüp görmediği, hukuki kıymetini koruyup korumadığı araştırılmalı, çekişmeli taşınmazlara komşu tüm parsellere ait kadastro tutanak örnekleri ile varsa tespit dayanağı kayıt ve belgeler de tüm tesis ve tedavülleriyle birlikte getirtilmelidir. Bundan sonra mahallinde komşu köylerden belirlenecek yaşlı, yansız yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla yeniden keşif yapılmalı, tapu kaydının hukuki kıymetini koruduğu kanaatine varıldığı takdirde keşif sırasında dinlenilecek davada yararı bulunmayan yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından keşif sırasında davacının tutunduğu tapu kaydının mevki ve sınırları yerel bilirkişilere tek tek sorularak uygulanmalı, bilinemeyen sınırlar hakkında taraflara tanıkla kanıtlama imkanı sağlanmalı, fen bilirkişisinden yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği nokta ve yerleri haritasında göstermesi istenmeli, tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazları kısmen ya da tamamen kapsayıp kapsamadığı belirlenmeli, uygulama sırasında bilirkişi ve tanık beyanları komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve dayanağı belgelerle denetlenmeli, çekişmeli taşınmazın bir bölümünün veya tamamının kaydın kapsamı dışında kalması halinde taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, öncesinin kadim nitelikte mera olup olmadığı yöntemince araştırmalı, komşu kayıt ve belgelerin taşınmaz yönünü ne gösterdikleri, taşınmazın kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı üzerinde durulmalı; ziraatçi bilirkişiden çekişmeli taşınmazın niteliği ve kullanım durumu hususunda rapor alınmalı, diğer edinme koşullarının gerçekleşmesi halinde 3402 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde de yer alan sınırlamalar yönünden araştırma yapılmalı ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 03.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.