Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/598 E. 2014/3770 K. 03.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/598
KARAR NO : 2014/3770
KARAR TARİHİ : 03.04.2014

MAHKEMESİ : ORDU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2013
NUMARASI : 2011/352-2013/461

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Davacı F.. G.. vekili, mevki ve yönlerini dava dilekçesinde bildirdiği kadastro sırasında tescil harici bırakılan taşınmazın kadastro öncesi kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davacı adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, F.. G.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tescil davası olarak açılmış olup, davacının tescilini talep ettiği taşınmaz bölümünün bir kısmının dava dışı 263 ada 6 parsel sayılı taşınmazın içinde kaldığının anlaşılması karşısında 263 ada 6 parsel sayılı taşınmaza yönelik usulüne uygun açılmış bir tapu iptali ve tescil davası bulunmadığından davacı vekilinin bu taşınmaza yönelik temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak tescil harici bölüme yönelik temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece, taşınmazın bulunduğu bölgede kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında on yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiği, bu nedenle tespitten önceki zilyetliğe dayanılamayacağı, ayrıca taşınmazın tescili için gerekli sürenin dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına ve yasal düzenlemelere uygun düşmediği gibi, yapılan inceleme de hüküm kurmak için yeterli değildir. Dava, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkin olup, kadastro tutanağı düzenlenip kesinleşen yerlerde 3402 sayılı Yasa’nın 12. maddesinin 3. fıkrasında öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin uygulanacağı düzenlenmiştir. Oysa ki, çekişmeli taşınmaz hakkında tutanak düzenlenmemiş, tescil harici bırakılmıştır. Tescil harici bırakılan yerler hakkında kadastro öncesi sebeplere dayanarak dava açma hakkını sınırlayan bir süre de öngörülmediğine göre mahkemenin hak düşürücü sürenin dolduğuna ilişkin gerekçesi yerinde değildir. Öte yandan kadastroca tescil harici bırakılan yerler için açılan tescil davalarında TMK’nın 713/3. maddesi uyarınca Hazine ve ilgili kamu tüzel kişileri yasal hasımdır. Somut olayda; dava tescil harici bırakılan yere yönelik olduğuna göre Hazine yanında, taşınmazın bulunduğu ilgili kamu tüzel kişiliğine de husumet yöneltilmesi zorunlu olduğu halde ilgili Kamu Tüzel Kişiliği davada yer almamış, bir başka ifade ile davada taraf teşkili sağlanmamıştır. Taraf teşkili dava şartlarından olup, bu şart sağlanmadan davanın esasına girilemez. 6360 sayılı Kanun’un 1. ve geçici 1/13. maddesi uyarınca Ordu Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile taşınmazın bulunduğu İlçe Belediye Başkanlığına
husumet yöneltilip dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilmeli, taşınmazın hangi tarihte tescil harici bırakıldığı hususu yeniden Kadastro Müdürlüğü’nden sorulmalı, taşınmazın tescil harici bırakılma nedeni gözetildiğinde çekişmeli taşınmazın nehir yatağı olup olmadığı, öncesi nehir yatağı ise yatağın insan eliyle değiştirilmiş olup olmadığı ve davacı tarafından zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı saptanmalı, bu saptamanın yapılabilmesi için dava tarihinden geriye doğru en az 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin yüksek çözünürlüklü hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığı’ndan, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftalar ise, İl Kadastro Müdürlüğü’nden getirtilerek dosya arasına konulmalı ve ardından taşınmaz başında fen bilirkişi, jeolog bilirkişi ve daha önceki keşifte görev almamış bir ziraat mühendisi huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında dinlenilecek davada yararı bulunmayan yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye hava ve uydu fotoğrafları üzerinde streoskopik inceleme yaptırılarak çekişme konusu taşınmaz bölümünün, önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesi istenilmeli, jeolog bilirkişiden taşınmazın niteliği, dere yatağı niteliğinde olup olmadığı konusunda, ziraatçi bilirkişiden çekişmeli taşınmazın belirtilen dönem içindeki niteliği ve kullanım durumu hususunda raporlar alınmalı, davanın kabulüne karar verilecek olması halinde yapılması zorunlu yasal ilanlar yaptırılmalı, toplanan ve toplanacak olan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene iadesine, 03.04.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.