Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/5923 E. 2014/13759 K. 24.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5923
KARAR NO : 2014/13759
KARAR TARİHİ : 24.11.2014

MAHKEMESİ : BURHANİYE KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2013
NUMARASI : 2013/20-2013/38

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında …Köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda davacı Hazine ile dava dışı İ.. D.. adlarına kayıtlı bulunan eski 887 parsel sayılı 2.120 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 121 ada 14 parsel numarasıyla ve 1.876.49 metrekare yüzölçümlü olarak; davalılar F..ve A.. R.. B.., M.. K.. ve S.. U.. adlarına tapuda kayıtlı bulunan eski 886 parsel sayılı 580 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 121 ada 15 parsel numarasıyla ve 596,33 metrekare yüzölçümlü olarak, eski 888 parsel sayılı 1.880 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 121 ada 16 parsel numarasıyla ve 1.943,93 metrekare yüzölçümlü olarak, eski 883 parsel sayılı 12.800 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 121 ada 17 parsel numarasıyla ve 13.511,65 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Davacı Hazine, uygulama kadastrosu sırasında paydaşı olduğu taşınmazın yüzölçümünün eksildiği ve eksikliğin davalılara ait 121 ada 15, 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazlardan kaynaklandığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, 121 ada 16 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporuna ekli 6 numaralı haritada (A) harfi ile gösterilen 49.52 metrekare ve 121 ada 17 parsel sayılı taşınmazın (B) harfi ile gösterilen 62,56 metrekare yüzölçümündeki bölümlerinin ifraz edilerek 121 ada 14 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle 121 ada 14 parsel sayılı taşınmazın 1.988,57 metrekare, 121 ada 16 parsel sayılı taşınmazın 1.894,41 metrekare, 121 ada 17 parsel sayılı taşınmazın ise 13.449,09 metrekare yüzölçümlü olarak tapuya tescillerine, 122 ada 15 parsel sayılı taşınmaza yönelik davanın reddi ile uygulama tutanağı gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Teknik açıdan yetersiz kalan, uygulama niteliğini kaybeden, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği anlaşılan kadastro haritalarının yenilenmesi ve uygulanabilir hale getirilmesi amacıyla ilk kez 23.06.1983 tarih ve 2859 sayılı Yasa uyarınca yenileme çalışmaları (yenileme kadastrosu) yapılmış; bu yasa ihtiyaca cevap vermeyince, 22.02.2005 tarih ve 5304 sayılı Yasa ile değişik 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesi ile bu madde uyarınca çıkarılan ve 29.11.2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilindeki Gerekli Düzeltmelerin Yapılmasında Uygulanacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik” hükümlerine göre çalışmalar (uygulama kadastrosu) yapılmaya başlanmıştır. Uygulama (yenileme) kadastrosunun amacı, tapulama,
kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermektir. Uygulama kadastrosu, 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesinin istisnası olmadığı gibi, mülkiyet ihtilaflarının idari işlemle ortadan kaldırılması gibi bir amaca da sahip değildir. Bu nedenlerle, uygulama kadastrosu sırasında mülkiyet ihtilafları gündeme getirilemez ve değerlendirmeye alınmaz. Kazanılmış hakların korunması ve mülkiyet hakkının zedelenmemesi için uygulama kadastrosunun amacına ve yöntemine uygun şekilde yapılması zorunludur.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yukarıda sözü edilen yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eş değer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.
Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temine edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Fen bilirkişisinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama
kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve “ada raporu” ile “uygulama tutanağı ve haritasını” irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda, mahkemece, çekişmeli taşınmazlara ilişkin ve tesis kadastrosuna ait ölçü çizelgesi, ölçü krokisi, hesap cetveli, eski tarihli hava fotoğrafları, uydu fotoğrafları ve ortofoto ile uygulama kadastrosu sırasında yararlanılan diğer bilgi ve belgeler araştırılıp getirtilmek suretiyle dosya keşfe hazırlanmamış; fen bilirkişisi tarafından tesis kadastrosu paftası ile uygulama kadastrosu paftası dahi çakıştırılmamış, sadece zeminde belirlenen mevcut fiili sınırlar esas alınmış, çekişmeli taşınmazın eski ve yeni yüzölçümleri arasındaki farkın nedenlerini tartışılıp yöntemince değerlendirilmemiştir. Yöntemince yapılmayan inceleme ve araştırmaya dayanılarak hüküm kurulamayacağı gibi, bilimsel verilerle desteklenmeyen ve denetime imkan vermeyen soyut içerikli, gerekçesiz ve yetersiz fen bilirkişi rapor ve haritasına itibar edilerek de hüküm kurulamaz. O halde mahkemece doğru sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle dosya, yukarıda açıklanan şekilde keşfe hazır hale getirilmeli ve bundan sonra mahallinde yöntemine uygun bir keşif yapılarak, uzman harita mühendisi bilirkişiden yukarıda açıklanan nitelikte harita ve rapor düzenlemesi istenmeli, yapılacak araştırma sonucunda tesis kadastrosu sırasında ölçü, tersimat, hesap ve sınırlandırma hatası bulunmadığının anlaşılması halinde ilk kadastro tespitindeki sınırlara itibar edilmesi gerektiği düşünülmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 24.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.