YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5764
KARAR NO : 2014/7923
KARAR TARİHİ : 09.06.2014
MAHKEMESİ : DARGEÇİT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/10/2013
NUMARASI : 2012/412-2013/561
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu Ç. Köyü çalışma alanında bulunan . ada . parsel sayılı 305.644,52 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz hali arazi niteliği ile davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı A.. A.., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın bir bölümüne yönelik olarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişileri N.D.ve A.A. tarafından düzenlenen 10.07.2013 tarihli rapora ekli haritada (A) harfi ile işaretli 22.821,02 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı A.. A.. adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilerek hüküm verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma karar vermek için yeterli değildir. Dava konusu yer, 2008 yılında yapılan kadastro sırasında hali arazi niteliğinde Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Mahkemece yapılan keşifte beyanına başvurulan yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmaz bölümünün babası tarafından davacıya bağışlandığını ve 30 yılı aşkın süredir tarım arazisi olarak kullanıldığını beyan etmişlerdir. Keşif sonrası alınan uzman ziraat bilirkişisi raporunda ise davacı adına tesciline karar verilen taşınmazın yer yer % 15-20 ile % 5-10 arasında değişen eğime sahip olduğu, hali hazırda ekili olmadığı ve üzerinde 10 ila 12 yaşlarında meşe ağaçlarının bulunduğu, eğimi dikkate alındığında makineli tarıma uygun olmadığı ancak geleneksel yöntemlerle tarla tarımı yapılabileceği ve ikinci sınıf kuru tarım arazisi olduğu belirtilmiştir. Bu durumda yerel bilirkişi beyanları ve ziraat bilirkişisi raporu çelişmekte olup mahkemece bu çelişkiler giderilmediği gibi; taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç ve sürüdürülüş biçimi ile süresi araştırılmamış, taşınmazın niteliği ve zilyetlik hususlarında yapılan araştırmada hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır. Doğru sonuca ulaşabilmek için öncelikle taşınmaz bölümünün tarım arazisi olarak zilyet edilmeye başlandığı tarihin teredüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi gerekir. Bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu nedenle de sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının dosya arasına konulması ve bu fotoğrafların jeodezi ve fotogrametri uzmanı fen bilirkişilerince stereoskopla incelenmesi gerekir. Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazın hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulmalıdır. Bundan sonra, 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu ile jeodezi veya fotogrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyetleri aracılığıyla yapılacak keşifte, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarında stereoskop aletiyle inceleme yaptırılmalı, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları değerlendirilmeli, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmalı, 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu vasıtasıyla taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı zilyeliğin hangi tarihte hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususları özellikle irdelenmeli, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 09.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.