YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5500
KARAR NO : 2014/11521
KARAR TARİHİ : 20.10.2014
MAHKEMESİ : FETHİYE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/02/2013
NUMARASI : 2011/233-2013/58
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında …… Köyü çalışma alanında bulunan 915 parsel sayılı 6.614.60 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve üzerindeki cam seranın İ.. oğlu H.. M..’ye ait olduğu şerhi yazılarak tarla vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. M.. M..’nin tespite itiraz davası sonunda Kadastro Mahkemesinin 1996/63-21 sayılı ve 07.03.1996 tarihli ilamı ile taşınmazın Hazine adına tesciline, beyanlar hanesindeki şerhin iptali ile taşınmaz üzerindeki cam seranın ve zilyetliğin H..oğlu M.. M..’ye ait olduğunun yazılmasına karar verilmiş, 14.05.1996’da hükmen tescil edilmiştir. Sonradan yapılan güncelleme listesi ile eski ve yeni kullanıcı ve muhtesat sahibi olarak H.. oğlu M.. M..’ye ait olduğu yazılmıştır. Davacı M.. A.. ve arkadaşları 18.04.2011 tarihli dava dilekçesiyle; taşınmazı eski zilyedinin 6 parçaya bölerek kendilerine ayrı ayrı satış yaptığı ve herkesin kendi yerine fiilen zilyet bulunduğu iddiasına dayanarak ayrı parçalar halinde adlarına zilyetlik şerhi verilmesi istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 915 sayılı parselin beyanlar hanesinde M.. M.. adına olan zilyetlik şerhinin iptali ile fen bilirkişi raporuna göre (A) harfi ile gösterilen 400 metrekarelik kısım ile üzerindeki tek katlı evin davacı T.. M.. ve T.. Ç..’in, (B) harfi ile gösterilen 400 metrekarelik kısım ile üzerindeki naylon seranın davacı Ö.. Ç.., (C) harfi ile gösterilen 523 metrekarelik kısım ile bu kısım üzerindeki zeytin ağaçlarının davacı G.. K.., (D) harfi ile gösterilen 1.157.43 metrekarelik kısmın davacı M.. A…, (E) harfi ile gösterilen 3.523,57 metrekarelik kısım ile bu kısım üzerindeki cam seranın davalı M.. M..’nin zilyet olduğunun tespiti ile tapu kaydının beyanlar hanesine zilyetlik şerhlerinin kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı M.. M.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu parsel arazi kadastrosu ile 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılması nedeniyle Hazine adına tespit edilmiş; tespite itiraz davası sonunda Kadastro Mahkemesinin taşınmazın Hazine adına tesciline ve beyanlar hanesindeki Hüseyin Meşe lehine verilen şerhin iptali ile yerine, taşınmaz üzerindeki cam seranın ve zilyetliğin H.. oğlu M.. M..’ye ait olduğunun yazılmasına kararı ile tapuya hükmen tescil edilmiştir. Sonradan yapılan güncelleme çalışmaları sonucu düzenlenen güncelleme listesinde dava konusu parselin eski kullanıcısının H.. oğlu M.. M.., yeni kullanıcısının da M.. M.. olduğu, düşünceler kısmına ise orman sınırları dışına çıkartılan sahada kaldığı ve üzerindeki cam seranın M.. M..’ye ait olduğu yazılmıştır. Dava, 3402 sayılı Yasa’ya 5831 sayılı Yasa’nın 8. maddesi ile eklenen Ek 4. maddesine göre yapılan kullanım kadastrosuna itiraza ilişkindir. Kural olarak bu tür davalar, lehine tespit yapılan ya da Kadastro Komisyonlarınca adlarına tescile karar verilen gerçek veya tüzel kişiye karşı açılır. Somut olayda dava 3402 sayılı Yasa’nın Ek 4. maddesine göre yapılan kullanım kadastrosuna itiraz niteliğinde bulunduğundan husumetin taşınmazın tespit ve tapu maliki olan Hazineye ve beyanlar hanesinde lehine ismi yazılı kişilere yöneltilmesi zorunludur. Somut olayda; dava, sadece beyanlar hanesinde lehine zilyetlik şerhi verilen M.. M.. aleyhine açılmıştır. O halde Mahkemece davacı tarafa davasını kayıt maliki Hazine’ye de yöneltme olanağı tanınmalı, Hazine davaya dahil edilerek dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmeli, taraf teşkili sağlandığı takdirde davaya devamla tarafların bildirdikleri deliller toplanarak uyuşmazlık esastan çözülmelidir. Uyuşmazlığı çözerken kullanım kadastrosuna karşı tespitten önceki nedene dayanarak açılan dava yönünden tutanağın kesinleştiği 14.05.1996 tarihinden itibaren dava tarihi olan 18.04.2011 tarihine kadar 3402 sayılı Yasa’nın 12/3 maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğu ve bu sürenin de dolduğu, güncelleme kadastrosu yönünden ise; eski kullanıcı M.. M.., yeni kullanıcısı da M.. M.. olarak yapılan güncelleme listesine karşı davacı tarafın sadece şerh sahibi M.. M..’den intikal ya da satın almaya dayanabileceği nazara alınarak ihtilaf bu ilkeler çerçevesinde değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen hususlar göz ardı edilerek işin esasına girilmek suretiyle hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalıya iadesine, 20.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.