Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/528 E. 2014/3498 K. 31.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/528
KARAR NO : 2014/3498
KARAR TARİHİ : 31.03.2014

MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/10/2013
NUMARASI : 2010/583-2013/361

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Kullanım kadastrosu sırasında A. Mahallesi çalışma alanında bulunan 107 ada 3 parsel sayılı 510,24 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 2000 tarihinden itibaren E.. B..’ın fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak bahçe vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacılar Z.. İ.. ve müşterekleri, taşınmazın irsen intikal yoluyla kendi zilyetliklerinde olduğu iddiasına dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesinde yazılı “İş bu taşınmaz bahçe olarak 2000 yılından beri Osman evladı E.. B..’ın fiili kullanımındadır.” ibaresinin iptali ile yerine” İş bu taşınmaz bahçe olarak 1995 yılından beri T. Y. ve ölümü ile mirasçılarının fiili kullanımındadır.” şerhinin yazılmasına ve taşınmazın tutanakda yazılı diğer bilgiler aynı kalmak kaydı ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı E.. B.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, satış sözleşmesinin aslının mahkemeye sunulamadığı, bu sebeple taşınmazın satıldığı hususunun davalı tarafça ispat edilemediği, kullanıcı olarak belirlenen E.. B..’ın iyi niyetli olduğu kanaatine de varılamadığı gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Davacılar T. Y. mirasçıları, taşınmazın murisleri tarafından satın alındığını, 1997 yılında ölümü ile de zilyetliğin kendilerine intikal ettiğini iddia etmişler, davalı taraf ise taşınmazın ölümünden evvel T. Y. tarafından dava dışı Veysel Uzun’a satıldığını, Veysel Uzun’un yaptığı satışlar neticesinde taşınmazı kendisinin satın aldığını savunmuştur. Dava kullanım kadastrosuna itiraz niteliğindedir. “Kullanım kadastrosu”nun amacı, 2/B sahalarını, fiili kullanım durumlarını dikkate alarak parsellere ayırmak ve bu taşınmazları 2/B alanı olarak Hazine adına tescil ederken, taşınmazlar üzerinde tespit günü itibariyle fiili kullanımı bulunanları ve muhdesatları tespit ederek tapunun beyanlar hanesinde göstermektir. Ne var ki mahkemece yapılan keşifte, yerel bilirkişi ve tespit bilirkişisi dinlenilememiş, dinlenilen taraf tanıkları beyanları arasındaki taşınmazın kullanım durumuna ilişkin çelişki giderilmemiştir. Doğru sonuca varılabilmesi için, taşınmaz başında yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, tespit bilirkişileri ve fen bilirkişi katılımı ile yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan 3402 sayılı Yasa’ya 5831 sayılı Yasa ile eklenen Ek-4. maddesi uyarınca, dosyadaki fotoğraflardan etrafı duvar ile çevrili olup içinde çeşitli ağaçların bulunduğu anlaşılan çekişmeli taşınmazın tespit günü itibariyle fiilen kim veya kimler tarafından, ne zamandan beri, ne şekilde kullanıldığı, etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı, tespite aykırı sonuca ulaşılması halinde tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla taşınmaz başında dinlenmeli, beyanlar arasında aykırılık bulunması halinde çelişki giderilmeye çalışılmalı, ondan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte incelenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar göz ardı edilerek, eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 31.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.