YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5240
KARAR NO : 2014/5587
KARAR TARİHİ : 06.05.2014
MAHKEMESİ : SİVEREK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2013
NUMARASI : 2010/888-2013/669
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı H.. Mahallesi çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Yargılama sırasında İ.. U.. ve D.. U.. kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davaya katılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, fen bilirkişi tarafından düzenlenen 02.05.2013 havale tarihli rapor ve eki haritada (A) harfi ile işaretli 19.552,55 metrekare yüzölçümündeki çekişmeli taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılmış olup, tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu yer, 1975 yılında yapılan tapulama sırasında taşlık niteliğinde olması nedeniyle tespit dışı bırakılmıştır. Mahkemece yapılan keşifte beyanına başvurulan yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmazın yaklaşık 25-30 yıl öncesinde davacı C.. B..’ün satın aldığı M.. A.. tarafından kullanıldığı dönemde taşlık niteliğinde olduğu, davacının da taşınmazı yaklaşık 7-8 yıl önce satın aldıktan sonra taşınmaz içerisindeki taşları topladığı, taşınmazı tarıma elverişli hale getirdiğini beyan etmişlerdir. Keşif sonrası alınan uzman ziraat bilirkişisi raporunda taşınmazın tarımsal arazi olarak uzun yıllardan beri kullanıldığını belirtmiştir. Jeolog bilirkişi tarafından düzenlenen 21.11.2012 havale tarihli raporda ise 1984 tarihli hava fotoğrafında taşınmaz işaretlenmediğinden imar-ihyanın ne zaman başlandığının belirlenemediği, ancak taşınmazın tamamında imar ve ihyanın tamamlandığı ve uzun süreden beri tarım arazisi vasfında kullanıldığı açıklanmış ise de 1984 yılından sonraki döneme ait hava fotoğrafları incelenmemiştir. Bu durumda yerel bilirkişi beyanları ile ziraat bilirkişisi raporu ve jeoloji bilirkişisi raporu çelişmekte olup mahkemece bu çelişkiler giderilmediği gibi; taşınmaz üzerinde imar-ihyanın ne zaman tamamlandığı ve taşınmazın tarım arazisi olarak ne zaman kullanılmaya başlandığı duraksamasız şekilde belirlenmeden davacı yararına zilyetlik yolu ile mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş olması nedeniyle yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Doğru sonuca ulaşabilmek için öncelikle taşınmaz üzerinde imar-ihya faaliyetlerinin tamamlandığı ve tarım arazisi olarak zilyet edilmeye başlandığı tarihin teredüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi gerekir. Bu konuda sağlıklı bir sonuca ulaşabilmek için dava tarihine göre 20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte (1990 öncesi, 1990, 1995 yıllarına ait) çekilmiş hava fotoğrafları ve tespit edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları usulüne uygun ve tarihleri açıkça yazılmak suretiyle getirtilmeli, jeodezi veya fotogrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişiye stereoskop ile inceleme yaptırılarak taşınmazın dava tarihine göre 20 yıl öncesindeki niteliğinin ne olduğu, imar-ihya faaliyetlerinin tamamlanarak tarım arazisi olarak ne zaman kullanılmaya başlandığı konusunda ayrıntılı rapor alınmalı; bundan sonra, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişi ve tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıkları ile 3 kişilik ziraat mühendisi, kadastro fen bilirkişisinden oluşacak uzman bilirkişi kurulu marifetiyle taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, uzman bilirkişilerden taşınmazın niteliği konusunda önceki raporları da irdeler şekilde ayrıntılı rapor alınmalı, raporlar arasındaki çelişki giderilmeli, taşınmazın hangi tarihte kim tarafından imar-ihyasına başlandığı, imar-ihyanın hangi tarihte bittiği, taşınmaz üzerinde ekonomik amacına uygun tarımsal zilyetliğin hangi tarihte başladığı ve kim tarafından ne şekilde sürdürüldüğünün belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişi sözleri, bilimsel esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, beyanlar ile bilirkişi raporları arasında çelişki bulunması halinde giderilmesine çalışılmalı, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca ulaşılmalıdır. Mahkemece bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Ayrıca hüküm gününden sonra yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun’un 1. maddesi uyarınca büyükşehir belediye sınırları için mülki sınırlar olarak belirlenmiş olmakla TMK’nın 713/3. maddesi gereğince Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığına da husumet yöneltilmelidir. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 06.5.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.