YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5212
KARAR NO : 2014/6819
KARAR TARİHİ : 23.05.2014
MAHKEMESİ : KUMRU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/10/2012
NUMARASI : 2009/123-2012/126
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu G.. Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 145 ada 49 parsel sayılı 2.839,67 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar Z.. B.. ve A.. B.. adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı H.. B.. çekişmeli taşınmazın müşterek muristen intikal ettiği ve mirasçılar arasında terekenin taksim edilmediği iddiasına dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile çekişmeli 145 ada 49 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile 1/2 payının davacı H.. B.. adına, 1/4 payının davalı A.. B.. adına, ve 1/4 payının davalı Z.. B.. adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı A.. B.. tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, temyize konu taşınmazın tarafların müşterek murisi A.. B..’dan kaldığı ve murisin sağlığında taşınmazların yöntemine uygun taksim edilmediği kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan değerlendirme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Davacı, dava dilekçesinde taşınmazın kök muris A.. B..’dan kaldığı ve taşınmazda hakkı olduğunu, ayrıca mahkemeye ibraz ettiği 10.12.2009 tarihli dilekçesinde ise muris A.. B..’ın sağlığında taşınmazlarını evlatları arasında taksim ettiğini, taksim sonucunda temyize konu taşınmazın kendisi ve kardeşi dava dışı Saime’ye verildiğini iddia ederek payı oranında adına tescil talebinde bulunmuştur. Davalılar babası, aynı zamanda davacının kardeşi Mehmet ise; taşınmazın muris A.. B..’ın sağlığında kendisi ve kardeşi Saime’ye verildiğini ve Saime’nin de payını kendisine bağışladığını, kadastro sırasında da taşınmazı evlatları davalılara kendisinin bağışladığını ileri sürmüştür. Temyize konu taşınmazın, kök muris A.. B..’a ait olduğu yapılan keşif, uygulama ve toplanıp değerlendirilen delillerle sabittir. Ayrıca taraflar, murisin sağlığında taşınmazın taksim edildiğini kabul etmektedirler. Uyuşmazlık, murisin sağlığında taşınmazı davacı Hulusi ile dava dışı kardeşi Saime’ye mi, yoksa davalılar babası, davacının kardeşi Mehmet ile Saime’ye mi verdiği konusundadır. O halde doğru sonuca varılabilmesi için, mahallinde temyize konu taşınmazın bulunduğu yeri iyi bilen, yaşlı, yansız yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalıdır. Keşifte, tarafların murisi A.. B..’ın taşınmazı hangi tarihte kime bağışladığı, zilyetliğini sağlığında devredip etmediği, davalılar ile davalılar babası Mehmet’in taşınmazı hangi tarihten itibaren kullandıkları, maddi olaylara dayalı olarak sorulup saptanmalı; yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasındaki varsa çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalılardan A.. B..’ın temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 23.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.