Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/5032 E. 2014/4629 K. 17.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5032
KARAR NO : 2014/4629
KARAR TARİHİ : 17.04.2014

MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/10/2013
NUMARASI : 2013/27-2013/620

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Kullanım kadastrosu sırasında D. Köyü çalışma alanında bulunan 645 ada 16 ve 18 parsel sayılı 7452,38 ve 3880,87 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldıkları ve taşınmazların Ş.. A.. kullanımında olduğu şerhi verilerek tarla niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı A.. D.. ve arkadaşları, miras yoluyla gelen hakka dayanarak kendi adlarına zilyetlik şerhi verilmesi istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların tapu kaydının beyanlar hanesindeki kullanıcı şerhinin iptaline, taşınmazların D. D. mirasçılarının kullanımında olduğunun beyanlar hanesine şerhine karar verilmiş; hüküm, davalı Ş.. A.. vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Aleni yargılama ilkesi ve hukuki dinlenilme hakkı A.İ.H. Sözleşmesinin 6. maddesi ve T.C Anayasası’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının unsurlarındandır. Yine Anayasamızın 141. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 27 ve 28. maddeleri ile 297 ve 298. maddelerine göre hükmün açık duruşmada tefhim edilmesi, kararların gerekçeli olması ve kararın gerekçesi ile hüküm fıkrasının birbiriyle olup uyumlu olması zorunludur. Hükmün tefhimi ile amaçlanan husus, davanın esas hakkında taraflara yüklenen hak ve borçların neler olduğunun açıkça ifade edilmesidir. Açık duruşmada tefhim olunan hüküm fıkrasında verilen sonucun nedenlerini içermeyen ifadelerin gerekçe olarak kabul edilmesi mümkün olmadığı gibi; gerekçenin farklı bir sonuca ilişkin bulunması da aleni yargılama prensibi ve hukuki dinlenilme hakkı ile açıkça çelişmektedir. 10.04.1992 tarih ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İ.B.K’da kısa karar ile gerekçeli kararın uyumlu olması gereği vurgulanmış; bu husus, 6100 sayılı HMK’nın 298/2. maddesi ile de yasal düzenlemeye bağlanmıştır. Öte yandan kadastro hakimi doğru sicil oluşturmak zorundadır. Somut olayda; mahkemece gerekçeli karar içeriğinde çekişmeli taşınmazların tarafların ortak murisinden geldiği, taksimin ispatlanamadığı ve tarafların zilyetliklerinin miras yolu ile gelen hakka dayalı olduğu, tapu kütüğünün beyanlar hanesinde tüm mirasçıların kullanımında olduğunun gösterilmesinin hakkaniyete uygun olacağı belirtilmesine karşın, hüküm fıkrasında çekişmeli taşınmazların ortak muris olan O. D.’un değil davacılar murisi Osman oğlu D. D.’un mirasçılarının kullanımında olduğunun tapu kütüğünün beyanlar
hanesinde gösterilmesine karar verilmek suretiyle çelişki oluşturulması isabetsiz olup, davalı Ş.. A.. vekili ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden Ş.. A..’a iadesine, 17.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.