Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/5 E. 2014/692 K. 04.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5
KARAR NO : 2014/692
KARAR TARİHİ : 04.02.2014

MAHKEMESİ : TARSUS KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/07/2012
NUMARASI : 2010/6-2012/1

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında  D.. Köyü çalışma alanında bulunan 152 ada 25 parsel sayılı 16891,81 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı ve taşınmazın kullanıcısı olmadığı şerhi verilerek Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı N.. S.., dava konusu taşınmazı üçüncü kişiden 30.01.2008 tarihinde satın aldığını ve o tarihten beri zilyetliğinde bulunduğunu ileri sürerek, kullanıcı olarak adına şerh verilmesi istemiyle dava açmıştır. Davacılar R.. G.. ve S.. K.., dava konusu taşınmazın müştereken kullanımlarında olduğunu ve taşınmaz üzerindeki muhdesatın da kendilerine ait olduğunu ileri sürerek çekişmeli taşınmazın adlarına kullanıcı olarak ve taşınmaz üzerindeki muhdesatında kendilerine ait olduğunun şerh verilmesi istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davacının davasının reddine, birleşen dosya davacılarının davasının kabulüne, taşınmazın beyanlar hanesindeki “tüm aramalara rağmen kullanıcısı belirlenememiştir” şerhin iptali ile beyanlar hanesine “taşınmazın fen bilirkişisinin raporunda (A) harfi ile gösterdiği 12291,81 metrekarelik bölümü N.. oğlu S.. K..’nin, (B) harfi ile gösterilen 4600,00 metrekarelik bölümü M.. oğlu R.. G..’ün kullanımındadır” şeklinde yazılarak ve 2/B şerhi de verilerek Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm davalı Hazine vekili ve davacı N.. S.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
5831 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Yasa’ya eklenen Ek 4. maddesi gereğince, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerle ilgili kadastro tespiti sırasında, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle Hazine adına tescil edileceği düzenlenmiş olup, anılan bu düzenleme karşısında bu tür davalarda fiili kullanım durumunun ne şekilde olduğunun yöntemince araştırılması gerekir. Somut olayda, Mahkemece dava konusu taşınmazda fiili kullanımın ne şekilde sürdürüldüğü yöntemince araştırılmamış, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları arasındaki çelişkiler giderilmemiştir. Hal böyle olunca, sağlıklı sonuca varılabilmesi için mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları ve fen bilirkişisi huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında; yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın fiili kullanımına ilişkin maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı ve bu şekilde dava konusu taşınmaz bölümleri üzerinde davacılar tarafından sürdürülen fiili zilyetliğin bulunup bulunmadığı, var ise kimin hangi taşınmaz bölümünü hangi tarihten itibaren ve ne şekilde kullandığı tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde davacı N.. S..’e iadesine, 04.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.