YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4809
KARAR NO : 2014/13706
KARAR TARİHİ : 24.11.2014
MAHKEMESİ : ÜMRANİYE 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2012
NUMARASI : 2012/728-2012/1249
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında .. Mahallesi çalışma alanında bulunan 233 ada 13 parsel sayılı 186,45 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 30 y.. b.. S.. evladı R.. A..’in kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak bahçe vasfıyla Hazine adına tescil edilmiştir. Davacı R.. A.., baba adının “Hacı” olarak düzeltilmesi istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, tutanağın beyanlar hanesinde yer alan “S.. e..R.. A..” ibaresinin “H. oğlu .. T.C numaralı R.. A..” olarak tashihine, karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, duruşma açılmaksızın davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. HMK’nın 320/1. maddesi uyarınca, basit yargılama usulüne tabi dava ve işlerde eğer dosya üzerinden karar verilmesi mümkünse taraflar duruşmaya çağrılmadan sadece dilekçe ve delilleri dikkate alınarak karar verilebilir. Hukuk Genel Kurulunun 26.6.2013 tarih, 2013/18-18 Esas, 2013/891 Karar sayılı kararında ‘”kişi özgürlükleri bakımından ağır sonuçlar doğuran, kişi için yeni bir hukuki statü doğuran” hukuki işlemlerde duruşma açılmadan evrak üzerinde karar verilmesinin isabetsizliğine değinilmiştir. Tapu kütüğünün beyanlar hanesinde yazılı zilyetlik şerhine yönelik iş bu dava, tapu kütüğünün beyanlar hanesinde değişiklik meydana getiren, taşınmazın maliki olan Hazineyi de ilgilendiren, davacı ile şerh sahibinin aynı kişi olup olmadığı hususunun yöntemince araştırılmasını gerektiren bir dava çeşidi olup, kişi için yeni bir hukuki statü doğurduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Mahkemece bu yön gözetilmeksizin duruşma açılmadan evrak üzerinden karar verilmesinde bir isabet bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; mahkemece, duruşma açılmalı, taraf delilleri toplanılmalı, davacı ile şerh sahibinin aynı kişi olup olmadığı yöntemince araştırılmalı ve tüm deliller birlikle değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 24.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.