Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/4748 E. 2014/11518 K. 20.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4748
KARAR NO : 2014/11518
KARAR TARİHİ : 20.10.2014

MAHKEMESİ : ALANYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/06/2013
NUMARASI : 2012/137-2013/204

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Tesis kadastrosu sırasında ….. Köyü çalışma alanında bulunan 1831 parsel sayılı 627.78 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine içerisindeki 2 katlı kargir evin K.. G..’e ait olduğu şerhi verilerek, 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarılması nedeniyle tarla vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı M.. G.., taşınmazda kendisinin zilyet olduğu yanlışlıkla oğlu K.. G.. adına yazıldığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne, dava konusu 1831 parsel sayılı taşınmazın zilyedinin M.. G.. olarak düzeltilmesine, tapunun beyanlar hanesine bu şekilde tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı K.. G.. mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişme konusu parselin davacının fiilen kullanımında bulunduğu kabul edilerek karar verilmiş ise de; mahkemenin kabulü dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. 06.09.1993 tarihinde tesis kadastrosu ile taşınmaz 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığından bahisle Hazine adına tespit edilerek beyanlar hanesine içindeki 2 katlı kargir evin M.. oğlu K.. G..’e ait olduğu şerhi verilerek tespit askı ilanı ile 13.10.1994 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edilmiştir. Daha sonradan 3402 sayılı Kadastro Kanunu’na 5831 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile getirtilen Ek 4. madde kapsamında güncelleme listesi düzenlenmiş, taşınmaz yine K.. G.. adına yazılmıştır. Davacı M.. G.., 05.03.2012 tarihli dava dilekçesi ile tespitten önceki satın almaya dayanarak kendisinin fiilen zilyet bulunduğunu iddia etmiştir. 1994 yılında tespitin kesinleştiği tarihten itibaren dava tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesine göre 10 yıllık hak düşürücü süre dolmuştur. Bu şekilde kullanım kadastrosuna karşı açılan davanın dinlenme olanağı yoktur. Güncelleme kadastrosu yönünden ise ancak şerh sahibinden gelen hakka dayanılarak dava açılabilir. Davacı, güncelleme listesinde şerh sahibi K.. G..’den temlik aldığı ya da irsen intikal ettiğini iddia ve ispat etmemiştir. Hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabul kararı verilmesi isabetsiz olduğu gibi, kabule göre zilyetliğin beyanlar hanesine şerh yazılmasına karar verilmesi gerekirken “taşınmazın zilyedinin M.. G.. olarak düzeltilmesine, tapunun beyanlar hanesine bu şekilde tesciline” şeklinde hüküm kurulması da isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerde yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 20.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.