YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4703
KARAR NO : 2014/2577
KARAR TARİHİ : 13.03.2014
MAHKEMESİ : NEVŞEHİR 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2013
NUMARASI : 2011/109-2013/84
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı Ş.. U.., U. Beldesi çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, teknik bilirkişinin raporunda gösterilen 232,19 metrekare yerin davacı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Hazine vekilinin üzerinde bina bulunan ve 17.4.2012 tarihli fen bilirkişi raporunda (A), (B), (C) ve (D) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerine yönelik temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; Mahkemece, çekişmeli taşınmazın bu kısımları bina yapılarak kullanıldığı kabul edilerek hüküm kurulmuşsa da keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıkları bu yapıların kayalar oyularak yapıldığını belirtmişlerdir. Bu şekildeki taşınmazlar TMK’nın 715. maddesi gereğince devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kayalık niteliğindeki yerlerden olduğunun kabulü gerekir. Kazanmayı sağlayan zilyetlikle bir taşınmazın edinilebilmesi için her şeyden önce taşınmazın nitelik itibariyle kazanmaya elverişli yerlerden olması gerekmektedir. TMK’nın 715. maddesi kapsamında kalan kaya ve benzeri yerlerin oyulmak suretiyle mekan veya benzeri yerler haline getirilmesi ve bunların TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddeleri gereğince zilyetlik, imar ve ihya yoluyla edinilmesi mümkün bulunmamaktadır. Şu halde yukarıda açıklanan hukuki ve somut olgular karşısında taşınmazın bu kısımları için davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmiş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
2) Hazine vekilinin 17.4.2012 tarihli fen bilirkişi raporunda (A), (B), (C) ve (D) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümünleri haricinde kalan ve bahçe olarak kullanıldığı belirtilen bölümlere yönelik temyiz itirazlarına gelince; bu bölümler yönünden yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece, taşınmazın bu bölümlerinin niteliği ve imar-ihyanın oluşup oluşmadığı yöntemince ve kesin olarak belirlenmemiştir. Doğru sonuca varılabilmesi için dava tarihine göre geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait beşer yıllık evreler halinde üç ayrı dönemde çekilmiş yüksek çözünürlüklü hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığından, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftaların ise, İl Kadastro Müdürlüğü’nden getirtilerek dosya arasına konulmalı, taşınmazın farklı tarihlerde çekilmiş uydu fotoğrafları temin edilmeli, bundan sonra taşınmaz başında jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişisi ve 3 kişilik ziraat mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında dinlenilecek tarafsız yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından taşınmazların öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, imar-ihyaya konu olmuşsa hangi tarihte başladığı ve bittiği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden hava fotoğrafları ve uydu fotoğrafları üzerinde streoskopik inceleme yaptırılmalı, ziraat bilirkişileri kurulundan çekişmeli taşınmazın belirtilen dönem içindeki niteliği ve kullanım durumunu kesin olarak belirleyen rapor alınmalı, HMK’nın 290/2. maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip taşınmazların sınırları fotoğraflar üzerinde gösterilip mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulmalı, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Bu hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle 1 ve 2 nolu bentlerde gösterilen nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 13.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.