YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/468
KARAR NO : 2014/168
KARAR TARİHİ : 27.01.2014
MAHKEMESİ : ANTALYA 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2011
NUMARASI : 2010/508-2011/513
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında T..K..çalışma alanında bulunan 907, 1192, 1193, 1195, 1197, 1198 ve 1199 parsel sayılı sırasıyla 20351,00; 18466,00; 5914,00; 4711,00; 4769,00; 6414,00 ve 6653,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 907, 1192, 1193, 1195, 1197 parsel sayılı taşınmazların K.. A.., C.. A.. ve Ü.. A..’ın, 1198 parsel sayılı taşınmazın K.. A..’ın, 1199 parsel sayılı taşınmazın C.. A.. ve Ü.. A..’ın kullanımında olduğu şerhleri verilerek Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar N..Y.. ve M.. D.., taşınmazlarda miras yoluyla gelen hakka dayanarak lehlerine zilyetlik şerhi verilmesi istemi ile dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın genel mahkemelerde görülemeyeceği gerekçesi ile reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar N..Y.. ve M.. D.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, zilyetlik şerhine ilişkin itiraz, iddia ve davaların 3402 sayılı Kadastro Kanunu’na göre askı ilan süresinde Kadastro Mahkemesi’nde açılması gerektiğinden söz konusu şerhe ilişkin sebeplerden genel mahkemelerde dava açılamayacağı gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiştir. Dava kullanım kadastrosuna itiraz niteliğinde olup, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1999 yılında yapılıp 2000 yılında kesinleşen kadastro çalışmaları sırasında 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı ve beyanlar hanesinde de K.. A.., C.. A.. ve Ü.. A..’ın kullanımında olduğu şerhi verilmiş, kullanım kadastrosu sırasında ise taşınmazların daha önce kullanıcılarının belirlenmesi nedeni ile tutanak düzenlenmeksizin yine K.. A.., C.. A.. ve Ü.. A.. adına güncelleme yapılması ile yetinilmiş ve askı ilanı yapılmadan düzenlenen güncelleme listesi 22.02.2010 tarihinde kesinleştirilerek tapu müdürlüğüne gönderilmiştir. Davacı taraf davalılarla birlikte iştiraken fiili kullanıcı olduğunun tespiti istemi ile 03.11.2010 tarihinde dava açmıştır. 5831 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu’na eklenen Ek 4. madde içeriğinde, bu şekilde yapılan tespitler hakkında 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinin uygulanamayacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Öte yandan konuya ilişkin düzenleme getiren 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (Ek Madde-4.) maddesi hükmü ile uygulamayı aydınlatmak için çıkarılmış Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 2011/2 ve 2012/5 sayılı genelgeleri birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre; 2011/2 sayılı genelge uyarınca, eğer çekişmeli taşınmaz güncelleme listesine alınarak askı ilanı yapılmışsa askı ilan süresi içinde Kadastro Mahkemesinde, askı ilan süresi geçtikten sonra genel mahkemelerde dava açılması mümkündür. 2012/5 sayılı genelge uyarınca, eğer çekişmeli taşınmaz hakkında güncelleme tutanağı düzenlenmişse, askı ilan süresi içinde Kadastro Mahkemesinde, askı ilan süresi geçtikten sonra ise genel mahkemede dava açılması mümkündür. Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için, öncelikle, mülkiyeti Hazineye ait olan taşınmazlar üzerindeki zilyetliğin tespiti istemi ile açılan davada tapu maliki Hazinenin de davada yer almasının zorunlu olduğu göz önüne alınarak, Hazinenin davaya dahil edilmesi suretiyle taraf koşulu sağlanmalı, bundan sonra tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılıp, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonuca göre karar verilmelidir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 27.01.2014 gününde oybirliğiyle karar veridi.