YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4610
KARAR NO : 2014/4903
KARAR TARİHİ : 28.04.2014
MAHKEMESİ : MUDANYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2013
NUMARASI : 2010/161-2013/391
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda Ç.Köyü çalışma alanında bulunan 141 ada 40 parsel sayılı 5.856,20 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı H.. B.. adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı İ.. T.. ve arkadaşları, miras taksim sözleşmesine dayanarak, murisleri S. T. mirasçıları lehine tescil istemiyle, tapu iptal ve tescil davası açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 141 ada 40 parsel sayılı taşınmazın davalı H.. B.. adına olan tapu kaydının iptali ile Mudanya Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 28.03.2006 tarih, 2006/178 Esas, 2006/163 Karar sayılı veraset ilamında gösterilen S.T. mirasçıları adlarına miras payları oranında tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı H.. B.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın miras taksim sözleşmesi ile davacılar murisine bırakıldığı kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de; davalı ile davacılar murisinin de aralarında bulunduğu Ethem mirasçıları tarafından düzenlenen miras taksim sözleşmesinde davacılar murisi Salih’in adının sehven yazılıp yazılmadığı hususu üzerinde durulmaksızın, eksik değerlendirme yapılarak karar verilmiştir. Ethem mirasçıları arasında imzalanan miras taksim sözleşmesinin içeriğine ilişkin davalının itirazı bulunmamakta olup, davalı H.. B..; yapılan taksim ile çekişmeli taşınmazın kendisine düştüğünü, bu durumu bilen davacılar murisi Salih’in kendisinin kullanımına itiraz etmediğini savunmuş, taksim sözleşmesinde imzası bulunan mirasçılar Rasim ve Leman ise; sözleşmede geçen T. Mevkili taşınmazın 1/2 payının Leman’a, 1/2 payının da davalıya isabet ettiğini ancak, sözleşmede sehven davacılar murisi Salih’in adının yazıldığını, hatta Salih’in çekişmeli taşınmazı bizzat ifraz ederek yarısını Leman’a yarısını da davalıya paylaştırdığını beyan etmişlerdir. Ethem mirasçılarından Leman adına tespit gören taşınmazın aynı ada 41 parsel sayılı taşınmaz olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Davacılardan Sami keşifteki beyanında; “babası Salih’in ölmeden önce kendisine verdiği yukarıda bahsi geçen sözleşmede yer alan T.. Mevkiindeki taşınmazın babasına ait olduğunu farkettiğini, babasına bu taşınmazın kendilerine ait olup olmadığını sorduğunu ve babasının sözü edilen taşınmazın kendisine ait olduğunu bilmediğini söylediğini” belirtmiştir. Hal böyle olunca mahkemece; sözleşmede Salih’in adının sehven yazılıp yazılmadığının 4721 sayılı Medeni Kanun’un 2. maddesinde düzenlenen “Objektif İyiniyet Kuralı” çerçevesinde aynı Kanun’un 4. maddesinde yazılı “Takdir Yetkisine” dayanılarak ve hayatın doğal akışı da göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi gerekmekte iken; mahkemece sözleşmenin sadece şeklen değerlendirilmesi suretiyle yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuş olması isabetsiz olup, davalı H.. B.. vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan nispi temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalıya iadesine, 28.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.