YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/46
KARAR NO : 2014/1843
KARAR TARİHİ : 28.02.2014
MAHKEMESİ : MERSİN KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/03/2012
NUMARASI : 2010/249-2012/48
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında K..Köyü çalışma alanında bulunan 130 ada 1 parsel sayılı 3688,20 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı, bu taşınmaz Z.. evlatları H.. B.. ve E.. G..’in kullanımlarında olduğu şerhi verilerek, tarla niteliği ile davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı Orman İdaresi, askı ilan süresi içerisinde, taşınmazın eylemli orman olduğu iddiasıyla lehlerine kullanıcı şerhi verilen H.. B.. ve E.. G.. ile tespit maliki Hazine aleyhine dava açmıştır. Yargılama sırasında ise, Kadastro Müdürlüğünce maddi hata yapıldığından söz edilerek, çekişmeli 130 ada 1 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesindeki davalılar lehine verilen kullanıcı şerhi iptal edilerek yerine “eylemli orman” şerhi verilmek suretiyle, orman niteliği ile yeniden askı ilanına çıkarılmış ve davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda Kadastro Müdürlüğünün son yapılan işlemi esas alınmak suretiyle eldeki davanın “konusuz” kaldığından söz edilerek, “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiş; hüküm, davalılar H.. B.. ve E.. G.. ile vekalet ücreti yönünden ise davacı Orman İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; yargılama sırasında yapılan düzeltme işlemi ile yeniden yapılan askı ilanı sonucunda çekişmeli taşınmazın, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 5831 sayılı yasa ile değişik Ek-4 maddesi gereğince yapılan kadastro çalışmalarında Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılarak beyanlar hanesine “eylemli orman” olduğu yönünde şerh verildiği ve taşınmazın niteliğinin “orman” olarak tespit edildiği belirtilmek suretiyle davanın konusuz kaldığından söz edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, 3402 sayılı Yasa’nın 26/1-B maddesi uyarınca, askı ilanı içinde açılan davaları görmek Kadastro Mahkemesinin görevine girmektedir. 3402 sayılı Yasa’nın 27/son maddesi uyarınca ise kadastro hakimi, usul ve şekle ilişkin eksiklikler sebebiyle tutanakları kadastro müdürlüğüne iade edemeyeceği öngörülmüştür. Somut olayda ise, çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı, bu taşınmaz Ziya evlatları H.. B.. ve E.. G..’in kullanımlarında olduğu şerhi verilerek, tarla niteliği ile davalı Hazine adına tespit edilmiş ve 01.06.2010 ila 30.6.2010 tarihleri arasında askıya çıkartılmıştır. 3402 sayılı Yasa’nın Ek 4. maddesine dayanılarak (28.6.2010 tarihinde) askı ilan süresi içerisinde açılan davada, davacı Orman İdaresi, taşınmazın eylemli orman niteliğinde olduğunu iddia etmiştir. Yargılama sırasında ise, Kadastro Müdürlüğünce maddi hata yapıldığından söz edilerek, çekişmeli 130 ada 1 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesindeki davalılar lehine verilen kullanıcı şerhi iptal edilerek yerine “eylemli orman” şerhi verilmek ve niteliği de orman olarak düzeltilmek suretiyle 31.1.2012 ila 01.3.2012 tarihleri arasında yeniden askı ilanına çıkartılmış ve davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Her ne kadar, davacı Orman İdaresinin davası, yapılan düzeltme işlemi sonucu yapılan ikinci askı ilanı ile konusu kalmadığı görülmekte ise de; Kadastro Müdürlüğünce yapılan “düzeltme işlemi ile ikinci askı ilanı”nın, tespit sonrası yapılan ilk askı ilan süresi içinde tespite karşı dava açılmış olması ve bu davanın derdest olması karşısında, tespite ilişkin uyuşmazlığı çözme yetki ve görevi, 3402 sayılı Yasa’nın 26/1-B ve 27/son maddeleri uyarınca Kadastro Mahkemesine ait olacağından hukuki değer bulunmamaktadır. Yani, taşınmaz hakkında kullanım kadastrosu tutanağı düzenlendikten sonra askı ilan süresinde açılan dava derdest olduğuna göre, tutanakta maddi hata bulunduğu gerekçesiyle lehine kullanıcı verilen davalılar Hadifiye Bolat ve E.. G.. aleyhine düzeltme işlemi yapılması hukuki sonuç doğurmaz, ilk tespitte olduğu şekilde davalılar lehine verilen kullanıcı şerhi ayakta kalır. Hal böyle olunca, çekişmeli taşınmazın eylemli orman olup olmadığı, tarla vasfı ile tespit gören çekişmeli taşınmaza tespit günü itibariyle davalılar H.. ve E..’nin fiilen zilyet bulunup bulunmadıkları usulüne uygun olarak araştırılmalıdır.
Doğru sonuca varılabilmesi için, orman ve ziraat mühendisinden oluşan bilirkişi kurulu ile fen bilirkişisinin katılımı, mahallinde yerel bilirkişi ve yöntemince belirlenecek taraf tanıkları huzuru ile taşınmaz başında keşif yapılarak; çekişmeli taşınmazın 3402 sayılı Yasa’ya 5831 sayılı Yasa ile eklenen Ek-4. maddesi uyarınca yerel bilirkişi ve tanıklara çekişmeli taşınmazın fiilen ve ne kadar süreyle kim veya kimler tarafından kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, gerektiğinde bilirkişi ve tanık beyanları arasındaki çelişkiler yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, tespite aykırı sonuca ulaşılması halinde tüm tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek çelişkinin giderilmesine çalışılmalı, orman ve ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi heyetinden taşınmazın niteliği, eğimi, toprak yapısı, bitki örtüsü ile özel mülk olarak fiili kullanıma konu olup olamayacağı ve eylemli orman olup olmadığını belirtir şekilde taşınmaz üzerindeki ağaçların yaşları, cinsleri ve ne suretle kullanıma konu oldukları ile ilgili olarak taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş ve çevresini de geniş açıdan gösteren fotoğrafları ile desteklenmiş somut verilere dayalı ayrıntılı rapor alınmalı, fen bilirkişisine keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli rapor ve harita düzenlettirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Kabule göre de, dava konusu taşınmaz hakkında sicil oluşturacak şekilde tescil hükmü kurulmaması da doğru olmamıştır. Mahkemece, hukuki değeri bulunmayan ikinci askı ilanı esas alınarak ve açıklanan hususlar yerine getirilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 28.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.