Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/4472 E. 2014/11227 K. 14.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4472
KARAR NO : 2014/11227
KARAR TARİHİ : 14.10.2014

MAHKEMESİ : KAŞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/06/2013
NUMARASI : 2011/57-2013/394

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen gün ve saatte temyiz eden İ.. Y.. vs. vekili Avukat ….. ile aleyhine temyiz istenilen taraftan gelen olmadı. Gelenin yüzüne karşı duruşmaya başlandı. Sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu…..Köyü çalışma alanında bulunan 126 ada 46 parsel sayılı 1884,80 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim, bağış ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak B.. K.. adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı İ.. Y.., çekişmeli taşınmazı cami yapılması için davalı köye bağışladığını ancak bağış yapıldığı tarihte taşınmazın tapusuz olması nedeniyle cami yapılmadığını ve taşınmazın kendisine iade edildiğini öne sürerek satın almaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Yargılama sırasında davacı İ.. Y..’nın ölmesi üzerine davaya mirasçıları devam etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı İ.. Y.. mirasçılarından Y.. Y.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davanın reddine ilişkin hüküm kurulmuş ise de, verilen kararda gerekçe bulunmamakladır. Anayasamızın 141, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27 ve 28. maddelerinde verilen kararların gerekçeli olması öngörülmüştür. 1086 sayılı Yasa’nın 388 ve 389. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 ve 298. maddeleri kararın gerekçe içermesini zorunlu kılmaktadır. Anılan maddeler uyarınca gerekçe, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermelidir. Başka bir deyişle gerekçe; hüküm fıkrasında yazılı sonuçlara nasıl varıldığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklanmasıdır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup uyumlu bulunması zorunludur. Açık duruşmada tefhim olunan hüküm fıkrasında varılan sonucun nedenlerini açıklamayan ifadelerin gerekçe olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Somut olayda; mahkemece belirtilen hususlar göz ardı edilerek davanın hangi gerekçe ile reddedildiği konusunda herhangi bir gerekçe belirtilmeden hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, davacı taraf çekişmeli taşınmazı cami yapılmak üzere bağışladığını ancak bağış tarihinde tapusunun olmaması nedeniyle iade edildiğini öne sürerek dava açtığı halde bağış ve bağıştan rücu koşulları araştırılmaksızın hüküm kurulması dahi isabetsizdir. 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 237/1. maddesinde menkul bağışının ne şekilde yapılacağı düzenlenmiş olup buna göre bağışlanan şeyin teslim edilmesiyle bağış sözleşmesi gerçekleşecektir. Tapusuz taşınmazlar da menkul hükmünde olduklarından bağış işlemi herhangi bir şekle tabi olmadığı gibi bağışlamadan rücu işlemi de herhangi bir şekle tabi değildir. Bağış işlemi zilyetliğin devri ile gerçekleşir. Bağıştan dönme bağışlayanın tek taraflı bağışlanana varması gerekli beyanıyla geriye yürürlü olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Borçlar Kanunu’nun 244. maddesinde ise bağıştan rücu sebepleri düzenlenmiştir. Buna göre bağışlanan bağışlayana veya yakınlarına karşı bir cürüm işlerse veya yasa gereği yapmakla zorunlu olduğu ödevlerini önemli suretle aksatırsa ya da bağışlamayı sınırlayan ödevleri haklı bir sebep olmaksızın yerine getirmezse bağışlayan bağıştan dönme sebebini öğrendiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde beyanda bulunmak veya dava açmak sureti ile bağıştan dönebilir. (6098 sayılı meni Borçlar Kanunu 297. madde bağıştan rücu) Somut olayda ise mahkemece iddia ve savunma hususunda araştırma yapılmaksızın, yerel bilirkişi ve tanıkların soyut beyanlarına dayanılarak karar verilmesi isabetsizdir. Doğru sonuca varılabilmesi için, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişi ve aynı yöntemle belirlenecek taraf tanıkları huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında dinlenecek yansız bilirkişi ve taraf tanıklarından bağış tarihi, davacılar murisi İ.. Y..’nın ne zaman bağışlamadan rücu koşullarını öğrendiği ve hangi tarihte zilyetliği geri aldığı, taşınmazın ne zamandan beri kimin kullanımında olduğu, olayda bağıştan dönme koşullarının bulunup bulunmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle ve gerekçesiz şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için belirlenen 1.100,00 TL vekalet ücretinin aleyhine temyiz olunan taraftan alınarak, kendisini vekil ile temsil ettiren davacı tarafa verilmesine,
peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 11.10.2014 gününde oyirliğiyle karar verildi