YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4391
KARAR NO : 2014/14197
KARAR TARİHİ : 01.12.2014
MAHKEMESİ : TUZLUCA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/07/2013
NUMARASI : 2008/74-2013/80
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu …. Köyü çalışma alanında bulunan temyiz konusu 130 ada 56 parsel sayılı 17.800,27 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Y.. S.., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 130 ada 56 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı Y.. S.. adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kadastrodan önceki haklara dayanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmaz, kadastro çalışmaları sırasında dava dışı L. S. adına tespit edilmiş, üçüncü şahısların kadastro komisyonuna yaptıkları itiraz üzerine sahipsiz olduğu gerekçesiyle taşınmaz ham toprak vasfı ile davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Y.. S..; çekişmeli taşınmazı bizatihi imar-ihya ettiği ve kazanım şartlarının lehine oluştuğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece çekişmeli taşınmazın tarım arazisi niteliğinde bulunduğu, kamu yararına tahsis edilen, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan veya yasalar gereğince devlete intikal eden yerlerle ilgisinin olmadığı, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma ve inceleme karar için yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmaz başında yapılan keşif sırasında beş mahalli bilirkişi dinlenmiş olup bunlardan F. A. 1971 doğumlu, Z. A. ise 1972 doğumludur. Bu mahalli bilirkişilerin taşınmazın öncesini ve kullanım durumunu sağlıklı bir şekilde ifade edebilmeleri yaşları gereği mümkün değildir. Beyanına başvurulan diğer üç mahalli bilirkişiden A. K.; çekişmeli taşınmaza ilişkin bilgisi olmadığını açıklamış, diğer ikisi ise; taşınmazların öncesinde ne olduğu, kimden kime ne şekilde geçtiği, ne kadar süre ile nasıl kullanıldığı konusunda detaylı bilgi vermeksizin “taşınmazın davacının kullanımında olduğunu biliriz” şeklinde yetersiz beyanlarda bulunmuşlardır. Bunun yanında; çekişmeli taşınmaza komşu 130 ada 41, 68 ve 76 parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanakları ve varsa dayanakları getirtilip nitelikleri ve çekişmeli taşınmazı ne şekilde tanımladıkları üzerinde durulmamış, denetime olanak tanıması açısından çekişmeli taşınmazların
fotoğrafları çekilmemiş, davacı adına aynı çalışma alanında belgesiz olarak tespit ve tescil edilen taşınmaz miktarı araştırılmamış, ziraatçı bilirkişinin raporuna ve yetersiz mahalli bilirkişi beyanlarına dayalı olarak karar verilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemez. Sağlıklı sonuca varılabilmesi için öncelikle; yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, yaşları uygun mahalli bilirkişi listesi temin edilmeli, eksik komşu parsel tutanakları ve varsa dayanakları getirtilmeli, davacı adına belgesiz zilyetlik yoluyla tespit ve tescil edilen taşınmaz miktarı Tapu, Kadastro ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak dosya keşfe hazır hale getirilmelidir. Daha sonra mahallinde yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu ile teknik fen bilirkişisi hazır olduğu halde keşif icra edilmelidir. Keşif sırasında mahalli bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, ne zamandan beri kim tarafından ne şekilde kullanıldığı, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde ise yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı, komşu parsellerin nitelikleri gözetilmeli ve tespite dayanak belgeleri varsa çekişmeli taşınmazı ne şekilde tanımladıkları üzerinde durulmalı, taşınmazın görüntüsü hususundaki hakim gözlemi keşif tutanağına aynen yansımalı, teknik bilirkişiye keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, 3 kişilik uzman ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan taşınmazın niteliğiyle ilgili, değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafların da yer aldığı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesindeki miktar sınırlamaları da gözetilmek suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Belirtilen ilkelere aykırı şekilde yetersiz araştırma ve inceleme ile karar verilmesi isabetsiz olup, davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 01.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.