Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/4326 E. 2014/5116 K. 30.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4326
KARAR NO : 2014/5116
KARAR TARİHİ : 30.04.2014

MAHKEMESİ : SARIKAMIŞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2013
NUMARASI : 2012/302-2013/358

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu Ş. Köyü çalışma alanında bulunan 154 ada 27 parsel sayılı 820,40 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle F.. K.. adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı H.. A.., irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümünün davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, yargılama giderleri yönünden davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, yargılama giderleri talep edilmediğinden, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiş olup, davacının temyizi yargılama giderlerine yöneliktir. Davacı dilekçesinde miras yolu ile kendisine kalan taşınmazın davalı adına tespit gördüğü iddiası ile dava açmıştır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 332. maddesi ile 25.5.1957 gün ve 4/16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yargılama giderleri re’sen nazara alınır ve davayı kaybedene yükletilir. Davalının yargılama giderleri ile sorumlu tutulmaması için davaya sebebiyet vermemiş olması ve aynı zamanda ilk oturumda davayı kabul etmiş bulunması zorunludur. (HMK.m.312/2) Somut olayda davalı, 12.7.2013 tarihli ön inceleme duruşmasında davacının evinin olduğu bölümün adına tescilini istediğini beyan etmesi üzerine davayı kabul ettiğini belirtmiş, daha sonra 2.10.2013 tarihli keşifte alınan beyanında taşınmaz içerisinde davacıya ait yer olduğunu beyan etmiştir. Davalının aşamalardaki beyanları değerlendirildiğinde davayı kabul ettiği anlaşılmaktadır. Öte yandan davacı taşınmazın tamamının kendisine ait olduğunu iddia etmesine rağmen daha sonra taşınmaz içerisinde evinin bulunduğu kısmı dava konusu etmiştir. Bu duruma göre, Mahkemece davalı açısından davaya sebebiyet verme koşulu gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılmamış, davalı tarafın, açılan davada, ilk duruşmada davayı kabul etmiş olması üzerinde durulmamış, davacının dava konusu taşınmazın tümüne dava açtığı göz önünde bulundurulup sayılan hususlar tartışılmadan davacı tarafın yargılama giderlerine yönelik bir talebinin bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece, yukarıda sayılan hususlar değerlendirilmek sureti ile davacının ayrıca bir talebine gerek kalmaksızın harç ve yargılama giderlerine re’sen hükmedilmesi gerekmektedir.
Kabule göre de HMK’nın 332/2. maddesinde açıkça “yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümü hüküm altında gösterilir.” şeklinde düzenleme getirildiği halde mahkemece yargılama giderlerinin açıkça hükümde gösterilmemiş olması da isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 30.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.