Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/4127 E. 2014/6591 K. 22.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4127
KARAR NO : 2014/6591
KARAR TARİHİ : 22.05.2014

MAHKEMESİ : KAHRAMANMARAŞ 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/09/2013
NUMARASI : 2011/2328-2013/1467

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “mahkemece, murise ait veraset belgesinin davacılardan istenerek dosyaya eklenmesi, komşu kayıt ve belgelere ilişkin tapu ve vergi kayıtlarının teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla keşifte uygulanması, komşu kayıt ve belgelerin taşınmaz yönünü ne gösterdiklerinin üzerinde durulması, teknik bilirkişiye krokiye işaret ettirilmesinin sağlanması, miras bırakan Osman ile davacıların dava konusu taşınmazın imar ve ihyasına hangi tarihte başladıkları, imar ve ihyayı ne şekilde sürdürdükleri, hangi biçimde emek ve para sarf ettikleri hususlarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, kazanmayı sağlayan 20 yıllık sürenin imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar olan süre bakımından hesaplanması, daha önce götürülmeyen uzman bilirkişi ziraat mühendisinden taşınmazın gerçek niteliğini belirleyen, dava konusu yerin hakim vasfının taşlık ya da kayalık mı, yoksa tarım arazisi mi olduğunu saptayan gerekçeli, denetime açık rapor alınması, kabulüne karar verilen taşınmaz içerisinde yer alan taşlık ya da kaya yoğunluklu bölümlerin zilyetlikle kazanılamayacağı düşünülerek, miktarları ölçülerek teknik bilirkişi krokisinde işaretlenmesi, davacılardan istenecek muris Osman’a ait veraset belgesine göre Osman’ın ölüm tarihi göz önünde bulundurularak ve ölüm tarihinden itibaren davacıların bağımsız 20 yıllık zilyetliklerinin olmadığının anlaşılması halinde muris ile dava dışı ve veraset belgesinde yer alan tüm mirasçılar açısından 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca miktar araştırmasının yapılması, muris ve mirasçıların belgesizden taşınmaz edinip edinmediklerinin Kadastro ve Tapu Sicil Müdürlüğü ile zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadıklarının, o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne davaya konu 291 ada 5 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin 25.03.2013 havale tarihli raporda (B) harfi ile gösterilen 2.855,17 metrekarelik kısım yönünden kabulü ile bu kısmın davalı Hazine adına olan kaydın iptali ile davacılar Osman oğlu Y.. K.. ve A.. K.. adına 1/2 ‘şer hisse ile tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin istem yönünden aynı raporda (A) harfi ile gösterilen 788,89 metrekare kısım yönünden açılan davanın reddi ile (A) harfi ile gösterilen kısmın aynı ada ve parsel numarası ile Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece; 291 ada 5 sayılı taşınmazın dava ve temyize konu (B) harfi ile gösterilen bölümü üzerinde davacı taraf lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle karar verilmiş olup yapılan uygulama ve araştırma hükme yeterli bulunmamaktadır. Dava, TMK’nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz, 2008 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle ham toprak olarak tespit ve bilahare tescil edilen yerlerdendir. Davacı taraf, imar-ihya, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik hukuki nedenlerine dayanarak dava açmıştır. Böyle bir taşınmazın iktisap edilebilmesi için; 3402 sayılı Yasa’nın 14 ve 17. maddeleri uyarınca; emek ve masraf sarfı suretiyle imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmesi ve bu işlemlerin tamamlanmasından sonra kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi zorunludur. Bozmadan önce düzenlenen ziraatçı bilirkişi raporunda taşınmazın tamamının kültür arazisi olduğu ifade edilirken bozmadan sonra düzenlenen ziraatçı bilirkişi raporunda Fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün taşlık kayalık olduğu, (A) harfi ile gösterilen bölüm dışındaki alanın ise imar ihyasının tamamlanmadığı belirtildiği halde mahkemece dosya ile uyumlu olduğundan fen bilirkişi raporunun (taşınmazın taşlık ve kayalık olan kısmının (A) harfi ile gösterildiği) karara esas alındığı vurgulanarak ziraatçı bilirkişi raporu irdelenmeksizin karar verilmiştir. Bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. O halde, sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit tarihinden geriye doğru 15, 20, 25 yıl öncesine ait (1983, 1988 ve 1993 yılları) stereoskopik hava fotoğraflarının dosya arasına konulması ve bu fotoğrafların uzman fen bilirkişilerince stereoskop aletiyle incelenmesi gerekir. Stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin üç boyutlu görülmesi, taşınmazın çekim tarihindeki sınırlarının ve niteliğinin belirlenebilmesi, bu yolla ekilmeyen alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkündür. Mahkemece uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan ve doğru yere ait uydu ve hava fotoğrafları getirtilerek açıklandığı şekilde inceleme ve değerlendirme yapılmamış; bilirkişi ve tanık sözleri sözü edilen delillerle denetlenmemiştir. Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazın hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığı’ndan tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulmalıdır. Bundan sonra, 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu ile jeodezi veya fotogrametri uzmanından oluşacak bilirkişi heyetleri aracılığıyla yapılacak keşifte, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılmalı, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları değerlendirilmeli, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmalı, 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu vasıtasıyla taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı, tamamlandığı ve zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususları özellikle irdelenmeli, önceki fen ve ziraatçı bilirkişi raporları arasındaki çelişki de giderildikten sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 22.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.