Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/4078 E. 2014/3611 K. 01.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4078
KARAR NO : 2014/3611
KARAR TARİHİ : 01.04.2014

MAHKEMESİ : ÖZALP KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/06/2013
NUMARASI : 1997/8-2013/7

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında Y. A. Köyü çalışma alanında bulunan 8, 14, 16, 23, 24, 34, 35, 211, 230, 232, 235, 244, 247, 256. 262, 280, 290, 294, 295, 297, 298, 303 ve 304 parsel sayılı sırasıyla 7.250.00, 15.000.00, 15.000.00, 2.500.00, 8.000.00, 15.000.00, 16.750.00, 533.607.40, 6.300.00, 13.000.00, 4.100.00, 5.000.00, 1.300.00, 4.200.00, 96.950.00, 5.000.00, 3.990.00, 2.500.00, 2.500.00, 12.500.00, 41.000.00, 2.373.806,00 ve 211.600,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan 8, 14, 16, 23, 34, 230, 232, 235, 244, 256, 280, 294, 297 parsel sayılı taşınmazlar vergi kaydına, irsen İntikal, taksim, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği, bağışlama ve satın alma nedeniyle davalılar M. M. A. ve paydaşları adına; 211, 262, 290, 298, 303 ve 304 parsel sayılı taşınmazlar mera niteliği ile orta malı olarak sınırlandırılmak suretiyle; 295 parsel sayılı taşınmaz tarla niteliği ile Hazine adına; 24 ve 35 parsel sayılı taşınmazlar kadastro komisyonunca davalılar M. Me. A. ve paydaşları adına; 247 parsel sayılı taşınmaz ise davalı C. Ç.adına tespit edilmiştir. Davacı Selim Algan, irsen intikal vc kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava konusu 303 parsel sayılı taşınmazın bir bölümüne yönelik, davacılar Şakir, Tevfık ve S.. A.., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava konusu 262, 298 ve 295 parsel sayılı taşınmazlara yönelik, davacı Hazine, taşınmazın Hazine malı olduğunu öne sürerek 247, 24 ve 35 parsel sayılı taşınmazlara yönelik, davacılar Haydar ve N.. irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava konusu 303 parsel sayılı taşınmaz ile 211 parsel sayılı taşınmazın bir bölümüne yönelik, davacılar N. A.ve N.A. vergi kaydına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak dava konusu 303 ve 304 parsel sayılı taşınmazların bir bölümüne yönelik, davacı C. Ç. satın almaya, vergi kaydına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava konusu 303 parsel sayılı taşınmazın bir bölümüne yönelik, davacılar H. A. ve arkadaşları irsen intikal, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve vergi kaydına dayanarak 290, 295 ve 298 parsel sayılı taşınmazlara yönelik, dosya kapsamında bulunan tensip zaptına göre davacılar Ş. A. ve arkadaşları 8 , 14, 16, 23, 34, 230, 232, 235, 244, 256, 280, 294
ve 297 parsel sayılı taşınmazlara yönelik, davacılar M.S. A. ve H. A. ise, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava konusu 306 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak ayrı ayrı dava açmışlardır. Yargılama sırasında Ş. A., irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 297, 303, 24, 34 ve 35 parsel sayılı taşınmazlar yönünden, B. A.adına tespit edilen taşınmazın eksik yüzölçümü ile tespit edildiği, mevcut eksikliğin dava konusu 303 ve 304 parsel sayılı taşınmazlar içinde kaldığını öne sürerek 303 ve 304 parsel saylı taşınmazlara yönelik, Necehat Akgün, B.. A.. ve A.A., irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 298 parsel sayılı taşınmaza yönelik, N. A.ve K.K. vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava konusu 262 parsel sayılı taşınmazın bir bölümüne yönelik, S. A. tapu kaydına ve irsen intikale dayanarak açılan davaya katılmışlardır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek ve dava konusu 306 parsel sayılı taşınmaz yönünden öncelikle davaların birleştirilmek suretiyle usulüne uygun mera araştırması yapılması, 247 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise birleştirme hususunun gözetilmesi ile dayanak kayıt ve belgelerin usulüne uygun olarak yerine uygulanması gereklerine değinen bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda esas ve birleşen davaların reddine, dava konusu taşınmazları mera niteliği ile özel siciline kaydına karar verilmiş; hüküm, davacı M.S.A. mirasçısı B.. A.. taralından temyiz edilmiştir.
Kadastro hakimi infazı mümkün doğru sicil oluşturmakla yükümlü olduğu gibi bir davada birden (fazla istemle dava açılması halinde mahkemece davaya konu edilen istemlerin tümü yönünden olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği de kuşkusuzdur. Ayrıca HMK’nın 297. maddesi düzenlemesine göre hüküm içeriğinde tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerinin gösterilmesi zorunlu olduğu gibi hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Öte yandan mahkeme tarafların İddia ve savunmaları ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin istekten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışı olduğu gibi hükmün kendi içinde dahi çelişmemesi gerekir. Somut olaya gelince; mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonrası oluşturulan hüküm yerinde esas dava dosyası ile birlikte birleştirilen bir kısım dosya numaraları yazılarak çekişmeli taşınmazların mera olarak özel siciline kaydına karar verilmiş, ancak çekişmeli taşınmazların parsel numaraları hüküm yerinde açıkça gösterilmemiş, bu haliyle infazda tereddüt yaratır nitelikte hüküm kurulmuştur. Ayrıca mahkemenin hüküm yerinde belirttiği ve esas dosya ile birleştiği belirtilen dava dosyaları içinde davacı . A. tarafından davalılar Hazine ve Köy Tüzel Kişiliğine yönelik olarak açılan 1992/251 Esas sayılı dava dosyası ile dosya kapsamında bulunan tensip zaptından anlaşıldığı kadarı ile davacılar Ş.A. ve arkadaşlarının davalılar H.. A. ve arkadaşları aleyhine açtıkları 1993/235 Esas sayılı dava dosyasının adı zikredilmemiş, bu haliyle adı geçen davacıların davası hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. Bu hususlardan ayrı olarak mahkemece netice olarak davanın reddine karar verildiği göz önüne alındığında Hazine’nin davacı olduğu 1993/239 ve 1996/1 Esas sayılı dava dosyaları hakkında verilen red kararı ile hüküm sonunda belirtilen mera olarak özel siciline tescil şeklindeki belirtimin birbiri ile çeliştiği, bir başka deyişle gerçek kişi davalılar adına tespit gören dava konusu taşınmazlar hakkında davanın reddine karar verilmesine rağmen bu karara aykırı olacak ve hukuki güvenliği zedeleyecek
şekilde davanın kabulüne karar verilmişcesine taşınmazların mera olarak özel siciline kaydına karar verilmiş olması dahi hükmün infaz kabiliyetini ortadan kaldırır nitelikte olup bu durum kararın çelişkili olmaması ilkesine de aykırıdır. Kaldı ki mahkemece eldeki dosya ile birleştirilen 1993/235 Esas sayılı dava dosyası için açıkça bir hüküm kurulmadığı gibi bir an için olumlu/olumsuz hüküm oluşturulduğu düşünülse dahi sözü edilen dava dosyasında, davacı ve davalıların gerçek kişiler olduğu, Köy Tüzel Kişiliği ve Hazine’nin bu dosyada dava konusu edilen taşınmazların bir kısmı için dava açmadıkları gibi açılan davaya da usulüne uygun olarak katılmadıkları, bir başka deyişle davanın kişiler arasındaki kadastro tespitine itirazdan kaynaklandığı gözetilmeksizin haklarında mera olarak tespitine dair talep bulunmayan taşınmazların dahi mera olarak özel siciline kaydına karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, getirtilen nüfus kayıtlarına göre ölü olan davacı S.A. mirasçısı Nafiye evlatları Meral ve E. A., davacı Ş. A. mirasçıları H. A. vc G.A., davacı T.A. mirasçıları Mihraç, Meliha, Ramazan, Behçet ve F.A., davacı-davalı N. A. mirasçıları Nazder ve S. A. ile S. G., davacı N. A. mirasçılarının tamamı, davacı M.S. A. mirasçısı olan İ. A. mirasçılarından Sabia, Aynur, Hasan Ali, Fatma, Ayşe ve H. A., katılan davacı B. A. mirasçılarından Ş. A.davacı-davalı M. M. A. mirasçıları olan Sultan, Şahabettin, N. M., Seyfettin ve D. A. davacılar N.A., C. Ç. ile davacı-davalı M. A., katılan davacılar N.A., A. A., N.A. ve K. K. isimlerine gerekçeli karar başlığında yer verilmeyerek davanın taraflarının ve sıfatlarının tam olarak karar başlığına yansıtılmaması dahi HMK’nın 297. maddesi düzenlemesine aykırıdır. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı M.S. A. mirasçısı B.. A..’in temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 01.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.