Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/3890 E. 2014/2037 K. 04.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3890
KARAR NO : 2014/2037
KARAR TARİHİ : 04.03.2014

MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/05/2011
NUMARASI : 2008/565-2011/373

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı Hazine vekili; K. Köyü … (122) nolu kök kadastro parselinin, davalı Seyhan Belediyesinin 37 nolu düzenleme bölgesinde yaptığı imar uygulaması kapsamında kaldığını ve daha sonra da davalı Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından imar düzenlemesine tabi tutularak çok sayıda imar parselinin oluşturulduğunu; anılan imar uygulamalarından önce Hazine adına kayıtlı 1094 sayılı kök parselin kadastro sınırları içerisine de şuyulandırmalar sonucunda K. Köyü … ada 9 ve 10 sayılı imar parsellerinin meydana getirildiğini, ancak gerek Seyhan Belediyesince yapılan 37 nolu imar düzenlemesinin ve gerekse aynı bölgede Adana Büyükşehir Belediyesince yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiklerini, böylece imar parsellerinin sicil kayıtlarının yolsuz tescil niteliğine dönüştüğünü ileri sürerek; 1094 sayılı kök parsele geri dönüşümü teminen tapu iptali ve Hazine adına tescil, olmadığı takdirde tazminat istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “davacı Hazinenin Seyhan Belediye Başkanlığı aleyhine açtığı davanın yasal zorunluluk nedeniyle taraf sıfatı kalmayan Seyhan Belediye Başkanlığı hakkında karar verilmesine yer olmadığına; davacı Hazinenin diğer davalılar yönünden davasının kabulü ile Adana İli Çukurova İlçesi K. Köyü … (122) kök parselde bilirkişilerin 11.11.2009 tarihli raporlarında belirtilen 617 metrekarenin imar öncesi kadastral hak durumuna dönülerek K. köyü 1094 (122) parsel sayılı kadastro parselin ihyasına; dava terditli olarak açılmış olup tazminat talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili ile davalı Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili ve dahili davalı Ç.. B.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastral parselin ihyası, mümkün olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın öncesinde tespit dışı alandan ihdasen Hazine adına tescil edildiği, bilahare Seyhan Belediyesince başka birçok parselle birlikte 37 nolu düzenleme bölgesinde imar uygulamasına tabi tutulduğu, bu imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edilmesi üzerine davalı Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan imar düzenlemesinin de idari yargı yerinde iptal edildiği, çekişme konusu taşınmazın bulunduğu yerin yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içinde kalması nedeniyle anılan Belediyenin de davaya dâhil edildiği anlaşılmaktadır. Davacı Hazine eldeki davada çekişmeli imar parsellerinin kayıtlarının dayanaksız hale geldiğini belirterek imar öncesi duruma dönülmesini ve ihdasen oluşan parselin yeniden Hazine adına tescilini, olmadığı takdirde zararının tazminini istemiştir. Mahkemece, sicil kayıtlarının illetini teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek kayıtların dayanaksız hale geldiği ve sicil kayıtlarının yolsuz tescil durumuna düştüğü belirlenmek ve benimsenmek suretiyle hüküm kurulmuş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Ancak; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme ile keşif sonucu alınan bilirkişi heyeti raporu hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Raporda; dava konusu ihdas parselinin, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden iken ihdas edildiği belirtilmişse de, ihdas öncesi niteliği (taşlık, kayalık,vs) ve kadastral paftasında hangi nitelikle tespit harici bırakıldığı açıklanmamış; dava, 5478 ada 9 ve 10 sayılı imar parselleri hakkında açılmasına rağmen, dava konusu 1094 sayılı ihdas parselinin, … ada 9 sayılı imar parselinden 43.65 metrekare ve aynı ada 10 sayılı imar parselinden 546.64 metrekarelik kısımların ayrılması ile yeniden oluşturulabileceği bildirilmiş olup; mahkemece, 1094 sayılı ihdas parselinin alanı 617 metrekare olup, raporda bildirilen alanların bu miktardan daha az olması karşısında miktar farklılığının neden kaynaklandığı üzerinde durulmaksızın ve bilirkişi heyetinin raporunda, imar parsellerinin ada numarasında maddi hata bulunup bulunmadığı araştırılmaksızın ve maddi hata yok ise anılan 5481 ada 9 ve 10 sayılı parseller hakkında açılmış bir dava bulunmadığı gözetilmeksizin hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Kabule göre de; ihyası talep edilen 1094 sayılı ihdas parseli sınırları üzerinde, iptal edilen imar uygulamaları sonucu oluşturulmuş imar parsellerinin, 1094 sayılı ihdas parseli sınırları içerisinde kalan kısımlarının tapu kayıtlarının iptali ile 1094 sayılı parselin ihyasına ve Hazine adına tesciline hükmedilmesi gerekirken, iptal ve tescil yönünde hüküm kurulmamış olması ve yine kabule göre; taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğuna göre, hüküm altına alınması gereken karar ilam harcı ile vekalet ücretinin maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir. O halde mahkemece, çekişme konusu taşınmazın ihdas öncesi niteliği, iptal edilen imar uygulamaları sonucu ihdas sınırları üzerinde hangi imar parsellerinin oluştuğu ve miktarları konusunda kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptama yapılması, çelişkilerin giderilmesi, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek infaza elverişle bir biçimde hüküm kurulması gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 04.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.